Adalet Bakanlığı Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü İzleme Kurulları 2023 yılı Faaliyet Raporu’nda Abdullah Öcalan’ın kaldığı İmralı Cezaevi’ne ilişkin veriler yer aldı. DEM Parti Adalet Komisyonu üyesi Dilan Kunt Ayan, İmralı Cezaevi’ndeki mutlak iletişimsizlik koşullarının bakanlığın raporuna yansıdığını belirterek, TV kanalı sayısının 15’ yükseltilmesinin bir lütuf gibi gösterildiğini söyledi.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü İzleme Kurulları 2023 yılı Faaliyet Raporu’nda Abdullah Öcalan’ın kaldığı İmralı Cezaevi’ne dair biri yerine getirilen biri ise yerine getirilmeyen iki öneri yer aldı.
İmralı Cezaevi’ndeki hükümlülerin izlediği televizyonlardaki kanal sayısına ilişkin önerinin yerine getirildiği belirtildi. Buna göre, cezaevindeki merkezi sistem üzerinden yayın yapan TV kanallarının sayısının 14’e çıkarıldığı ve bir radyo kanalı olmak üzere 15 kanal üzerinden hükümlülerin merkezi yayından faydalandığı belirtildi.
Öte yandan İmralı Cezaevi’nde devam eden iletişimsizlik haline ilişkin sunulan öneri ise çözümsüz kaldı. Bu durum rapora, “Kurumun İmralı Adası’nda bulunmasından dolayı ulaşım sıkıntısı sebebiyle mektup ve faksların ulaştırılmasında aksaklıklar yaşanmaktadır” ifadeleri ile yansıdı.
Ayan: TV kanalarının arttırılması bir lütuf gibi gösteriliyor
DEM Parti Adalet Komisyonu üyesi Dilan Kunt Ayan, Adalet Bakanlığı raporunu ilketv.com.tr’ye değerlendirdi. Türkiye’de cezaevlerinin sivil kuruluşların denetimine açık olmadığını vurgulayan Ayan, “Bu sorunları ortaya koyanlar bağımsız kurumlar değil. TİEK bu zamana kadar İmralı Hapishanesi’ne ziyaret gerçekleştirmeyerek görev ve yetkilerini ne denli iktidar ile uyumlu yürüttüğünü göstermektedir” dedi.
Raporda İmralı Cezaevi’ne ilişkin yer alan bilgilerin Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kanıtladığını belirten Ayan, tecridin hem iç hukuka, hem de uluslararası hukuka aykırı olduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi:
“Sistematik ve aslında bizzat devlet tarafından sürdürülen bir belirsizlik halini bu raporda görüyoruz. İmralı Hapishanesi’nin ‘bulunduğu yer itibariyle mektup ve iletişimde aksaklıklar yaşanmakta’ diye bir ibare yer alıyor. Bu şekilde gerçek dışı, samimiyetsiz, kabulü mümkün olmayan bir cevap veriyorlar, bu aslında orayı izole ettiklerinin bir göstergesi. Bu yüzyılda Türkiye’de bir ada hapishanesine iletişim olmadığına inanmamızı bekleyen bir akılla karşı karşıyayız.”
Ayan, TV kanallarının arttırılmasının bir lütuf gibi gösterilmesini de eleştirerek, “Sanki olumlu bir gelişme gibi İmralı’da 14 tane TV kanalı, 1 tane radyo kanalının merkezi sistem tarafından yayınlandığını raporlamışlar. Bunu bir lütuf gibi yayınlamalarını bir hukuk garabeti olarak görüyoruz” dedi.
‘Çözüm: Cezaevlerinin bağımsız kurumlara kapısını açması’
İmralı Cezaevi’nde istisnai hukuk koşullarının geçerli olduğunu belirten Dilan Kunt Ayan, bakanlığın raporunun da bu durumu kanıtladığını ifade etti.
Kunt, raporda diğer cezaevlerine ilişkin verilerin de gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, “Cezaevlerinden her gün ölüm haberleri gelirken TV kanalarının arttırılmasına, kültür sanat etkinliklerine yer veren bu rapor gerçeği yansıtmıyor. Cezaevlerindeki gerçeğin raporlanabilmesi için bağımsız kurumlara cezaevlerinin kapıları açılmalıdır” dedi.