• Ana Sayfa
  • Gündem
  • DEM Parti Eş Genel Başkanları Meclis’te sürece dair soruları cevapladı

DEM Parti Eş Genel Başkanları Meclis’te sürece dair soruları cevapladı

DEM Parti Eş Genel Başkanları, Öcalan’ın çağrısına dair tartışmalara yanıt vererek sürecin demokratikleşme ve barışa evrilmesi gerektiğini vurguladı. Çözüm için ilk olarak Meclisi işaret eden Hatimoğulları, “Meclis’te kurulacak bir çalışma grubu ile bu işe başlayabiliriz” dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanları Meclis’te sürece dair soruları cevapladı
DEM Parti Eş Genel Başkanları Meclis’te sürece dair soruları cevapladı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 4 Mart 2025 17:43

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı sonrası devam eden tartışmalara ilişkin Meclis’teki basın mensuplarıyla bir araya geldi.

DEM Parti grup salonunda gerçekleşen buluşmada, Eş Genel Başkanlar, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

‘Çağrı,  Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni kapsıyor mu?’

NTV’nin, “Çağrı YPG’yi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni kapsıyor mu?” sorusunu yanıtlayan Tülay Hatimoğulları, dün katıldığı bir TV programına işaret etti ve orada da bu sorunun geldiğini söyleyerek, Abdullah Öcalan’ın çağrı metnini gazetecilere göstererek, bu çağrıda YPG ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile ilgili bir ifadenin yer almadığını söyledi.

Bu konuda yorum yapamayacaklarını da belirten Hatimoğulları, “Yorum yapamayız bu konuda. Olası bir barış olması her bölgeye yansıması olacaktır. Türkiye barış sürecini inşa etmeyi başlarsa Ortadoğu model olur. Başta İsrail-Gazze sürecine de pozitif katkı sağlar. Suriye’de yeni gelişmeler oldu. Orada çok ciddi bir kaos var. Türkiye iyi bir adım atarsa, bir barış ile taçlanırsa Suriye’ye de etkileri olacaktır. Bu SDG meselesi, orada aktif devam eden bir süreç var. Onların iç sorunlarıdır. Bir şey diyemeyiz. Bu metinde olmayan bir şeyi, ısrarla başlığa çekmek… Bu bizim sorumluluğumuzda değil” dedi.

‘Arka kapılar ardından yürüyen bir süreç yok’

Çağrıda geçen “Tüm gruplar” ibaresi nedeniyle “YPG” sorusunun doğduğunu dile getiren gazetecilere yanıt veren Bakırhan, “Devlet değil, Ömer Çelik böyle algılıyor” diyerek, konuya açıklık getirdi.

Kayyım ve HDK’ye yönelik baskılar gibi hukuksuzluklara dair soruları yanıtlayan Bakırhan, “Farklı bir süreç yürütülüyor. Arka kapılar ardından yürüyen bir süreç yok. Bir uzlaşma yok. Şu an işin girişindeyiz. Kayyım atamaları, bomboş dosyaların yıllar sonra raftan kaldırılması… Bunlar olmasın diye bu sürece destek veriyoruz. Sadece Kürtlere demokrasi, Alevilere eşit yurttaşlık yok! Diyebilir miyiz? Böyle olmaz. Yürüyen bu sürecin kendisi, Türkiye’nin demokratikleşmesini öngörüyor. Metnin kendisi de bunu diyor. Demokratik toplum baroyu da HDK’yi de kapsıyor. Bu süreç demokratikleşme sürecidir. İlerleyebilmesi için bu antidemokratik uygulamaların olmaması gerekiyor. Süreç bunlardan bağımsız değil.”

‘Newroz’da görüntülü çağrı yayınlanacak mı?’

BBC’nin, “Çekilen görüntü Newroz’da yayınlanabilir mi?” sorusunu yanıtlayan Bakırhan, öyle bir çalışmalarının henüz olmadığını ancak toplumun Öcalan’ı görmek istediğini vurgulayarak, “Olursa iyi olur” dedi.

‘Fiziki koşulları düzeltilmeli’

Abdullah Öcalan’ın PKK’nin kongresini toplamasına dair ifadelerine ilişkin soruya da yanıt veren Tülay Hatimoğulları, “Abdullah Öcalan; ‘bunu yapabilmem için koşulların hazırlanması gerekiyor’ dedi. Bunu PKK de diyor.” ifadesini kullandı.

Öcalan’ın fiziki koşullarının düzeltilmesi ve istediği tüm kesimler ile görüşmesi gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, “Bu süreci barışa evriltmek istiyorsunuz. Onun için bunlarını olması gayet normal olur” diye kaydetti.

‘Suriye’yi değil kendi örgütünü tarif etti’

“Çağrı metninde ‘bütün gruplar’ kimin için söylendi?” sorusuna ve “Bir daha görüşme talebiniz olacak mı?” sorularını yanıtlayan Bakırhan, “PKK, Türkiye merkezlidir. Çağrı, bu evin içinde kurulan Öcalan’ın kendi örgütüne yapıldı. Orayı netleştirelim. Suriye’de farklı bir denklem var. Henüz oturmamış bir rejim var.” dedi.

Öcalanın 4 saat süren görüşmede, Suriye’yi tarif etmediğinin altını çizen Bakırhan, “Kendi örgütünü tarif etti. Türkiye’de 50 yıllık bir mesele var. Bir parti feshedilecek, silahlar bırakılacak iken şuna mı yapıldı mı buna mı yapıldı? Tartışması yapılıyor. Sayın Öcalan’ın bir kitlesi var. Demokratikleşme adımları oraya da yansıyacaktır. Suriye’yi de etkileyecektir. Sırrı bey de aslında bunu söyledi. Buradaki çözüm orayı da etkileyecek. Burada sürece uygun bir dil kullanmak çok önemlidir. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Buradaki sorunları çözer isek oturur Suriye’yi de konuşuruz. Güvenlik kaygılarının olmadığı demokratik bir Suriye’yi kim istemez. Heyete ilişkin ise biz bu kapının artık açılmasını istiyoruz. Yüzyıllık bir sorunun muhatabının üstüne kapalı kapıların olmaması lazım, artık açılması lazım. O kapının açılması iyi olur” dedi.

Hatimoğulları, Meclis’i işaret etti

Tülay Hatimoğulları, sürece dair sürekli Meclis’e işaret ettiklerini belirterek, “Meclis’te kurulacak bir çalışma grubu ile bu işe başlayabiliriz. Bazı yasama faaliyetleri gerektiren durumlarda da komisyonu aşan bir durum olduğunda da Meclis’in inisiyatif alması gerekiyor. Bunun için bir komisyonun olması lazım ayrıca tüm partilerinin temsilcilerinin olması gerekiyor. Bu barış için çok iyi olur. Böyle bir zemin de var. Yaptığımız görüşmeler esnasında bütün partiler bunun sinyalini verdi. Önemli olan burada devlet ve iktidarın rol üstlenmesi gerekiyor” diye belirtti.

‘Tartışmaların anayasa ile bir bağlantısı yok’

“Anayasa’dan nasıl bir değişiklik bekletiniz var?” sorusunu da yanıtlayan Bakırhan, “Anayasaya ihtiyaç var. İktidarın kendisi de söylüyor. Bu süreç ilerlerse Türkiye karar verir. Ama neticede yapılacak olan anayasanın kapsayıcı olması gerekiyor. Bu sorunları ortadan kaldıran, benimdir diyebileceği bir anayasa olabilir. Bu tartışmaların anayasa ile bir bağlantısı yok” ifadelerini kullandı.

Heyetin, Rojava’ya da gitmek istediğini aktaran Hatimoğulları, henüz planlanmış bir şey olmadığını kaydetti.

‘Arkadaşlarımız serbest bırakılmalı’

Tülay Hatimoğulları, “Demirtaş ve diğer tutsakların serbest bırakılmasına dair bir yasal düzenleme beklentiniz var mı?” sorusuna da şu şekilde yanıt verdi:

“Bir infaz kanuna ihtiyaç var. Düşünce ve özgür ifadenin olması lazım. Bir yeni yasalar çıkarmak bir de var olan yasaları uygulamak gerekiyor. Türkiye’nin önünde iki iş var. Demirtaş ve siyasetçiler için yeni yasaya bile gerek yok. AİHM, kararını verdi zaten. Var olan yasayı uygulasalar yeterli. AİHM kararlarını uygulamalı ve bir an önce hepsi serbest bırakılmalılar. Kobanê Davası kapsamında tutuklanan tüm arkadaşlarımız serbest bırakılmalı.”

‘Kayyımlar süreci baltalar mı?’

“Yeni kayyım atanırsa süreç baltalanır mı? Bir de bu sürece karşı olan odakların kayyım atamasına yol açtığı söyleniyor. Bu konularda ne düşünüyorsunuz” şeklindeki soruyu da yanıtlayan Bakırhan, “Kayyım atanmaması gerekliliği bir yana yerine kayyım atanan arkadaşlarımız görevine iade edilmeli. Kayyım sürece karşı sabotajdır. Sürece tabi ki de zarar verir. Süreci baltalayacak adım olur. Bir taraftan bir süreç diğer taraftan kayyımcı politikalar olmaz. Devlet içindeki odaklar, içinde odak kaldı mı bilmiyorum. Bence direk hükümet tarafından yapılıyor. Van gibi bir kente bir bürokratın karar verdiğine inanmıyorum.

‘Çağrıda şart ve koşul var mı?’

Aydınlık Gazetesi’nin, “Çağrıda şart ve koşul var mı?” sorusunu yanıtlayan Tülay Hatimoğulları, Öcalan’ın Kürt sorununu şiddetten arındırılmasını ve siyasi ve hukuki zeminde çözülmesini istediğini belirterek, “Bu şekilde algılanmasını doğru bulmuyorum. Şimdi zemin de şart değil midir? Diyebilirsiniz. Değildir. Şart çok farklı bir şeydir. Bu güncel meselleri aşan bir durum var.” dedi.

‘Öcalan’ın kongreye katılması lazım’

“Öcalan fiziken kongreye nasıl katılabilir?” sorusunu ve “Erdoğan’dan somut adım olarak ne bekliyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Bakırhan, Öcalan’ın bir biçimde toplanacak kongreye katılması gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi:

“Görüntülü de olabilir. Nasıl olacağı bir yana meselenin hal olmasını istiyoruz. Barışın bir şekilde olmasını istiyoruz. Meselenin kendisini getirip silaha sıkıştırmak doğru değil. Bu 50 yıllık meselede biraz daha titiz, parmak sallamayan bir yaklaşım ile hareket etmek lazım. Bu sorunun demokratik yollar ile çözülmesi lazım. Diğer milletler, inanç grupları, kadınlar, gençler ve herkesin rahat olduğu bir Türkiye olsun istiyoruz.” (MA)