“Bilinmeyen bir dil” de başlık attığımın farkındayım. Bilinmeyen, tanınmayan, unutturulan dili olanlardanım ben. Benim için emanet olsa da artık “ben”leşmiş bir dil ile yazmaya başlıyorum ilketv.com.tr’de.
“Beğenmiyorsan çek git” lafının asıl muhataplarından bir toplumu, yani aslen buralı olmayan Çerkesleri anlatmaya çalışacağım sizlere. Çerkeslerin tarihinden, yaşanmışlıklarından, yaşayamadıklarından, kaybettiklerinden bahsederken, Türkiye’nin diğer toplumlarıyla temaslarını ve tabi ki devlet ile kurdukları çarpık ilişkiyi gündem etmeye çalışacağım.
Bu coğrafyanın tarihine sonradan dâhil olmuş olan Çerkeslerin “Türklük Sözleşmesi”ni sahiplenen toplumlardan olmalarının arka planını irdeleyip gerçeği görünür kılmaya çabalarken, ülkede yaşanan anti demokratik süreçlere Çerkeslerin neden sessiz kaldığını, “emanet” dilleriyle dahi olsa muhalefet etmekten aciz olduklarını tartışmayı hedefliyorum. Belki bu vesileyle, kritik dönemlerde kamusal alandan uzaklaşan, özel alanlarına hapsolan Çerkeslerin kamusallaşmasına kısmen de olsa katkım olur.
Bu arada sadece Çerkesler olmayacak tabi gündemimiz. Türkiye’de yaşayan her bireyi ilgilendiren kamusal meseleleri de tartışmayı hedefliyorum.
Bütün olumsuzlukların içinden cümlelerin gücüne inanarak ve birbirimizi anlayarak çıkabileceğimiz inancıyla şimdilik kısa bir FESAPŞ/MERHABA yazısı olsun bu.
Bundan sonra her hafta ilketv.com.tr sayfalarında karşılaşmak dileğiyle…