Güneş Sistemi’nin görece yakınında, yalnızca 300 ışık yılı mesafede yer alan devasa ama görünmez bir yapı, astronomlar tarafından keşfedildi. Eos adı verilen bu yapı, yıldızlararası ortamda bugüne kadar görülmemiş bir şekilde, far-ultraviyole ışıma yoluyla tespit edilen ilk moleküler hidrojen bulutu olma özelliğini taşıyor.
‘Bu bulut kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parlıyor’
ABD’deki Rutgers Üniversitesi’nden astrofizikçi Blakesley Burkhart, keşfi şu sözlerle yorumladı: “Bu, moleküler hidrojenin far-ultraviyole ışıması doğrudan gözlemlenerek keşfedilen ilk moleküler bulut. Veriler, far-ultraviyole dalga boyunda floresan yoluyla parlayan hidrojen moleküllerini gösteriyor.”
Gökbilimciler, Güney Kore’nin STSat-1 adlı uzay teleskobundan elde edilen verilere dayanarak bu keşfi yaptı. Eos, yaklaşık 80 ila 85 ışık yılı çapında, hilal şeklinde bir yapıya sahip. İçeriğinde yaklaşık 2.000 Güneş kütlesi kadar hidrojen barındırıyor. Bu miktar, bulutun toplam kütlesinin yaklaşık yüzde 36’sına denk geliyor.
Gözle görebilseydik dolunayın 40 katı genişliğinde olurdu
Araştırmacılara göre, Eos çıplak gözle görülebilseydi, gökyüzünde dolunayın 40 katı genişliğinde bir alan kaplardı. Ancak bu bulut, çevresindeki yıldızların etkisiyle yavaş yavaş buharlaşıyor. ‘Fotodisosiyasyon’ adı verilen bu süreçle, Eos’un 5.7 milyon yıl içinde tamamen yok olması bekleniyor.
Yeni yıldızların doğumuna dair önemli ipuçları
Eos’un keşfi, yıldızların nasıl oluştuğu hakkında yeni bilgiler sunabilir. “Teleskoplarımızla bakarken, bütün birer güneş sistemi oluşurken yakalanabiliyor ama bu sürecin detaylarını tam olarak bilmiyoruz,” diyen Burkhart, Eos sayesinde moleküler bulutların nasıl oluştuğu ve yok olduğu sürecinin doğrudan izlenebileceğini ifade etti.
Görünmez bulutlar artık bulunabilir
Bu teknik aynı zamanda Samanyolu ve ötesinde daha önce tespit edilemeyen moleküler bulutların izini sürmek için de yeni bir yol sunuyor. New York Üniversitesi’nden kozmolog Thavisha Dharmawardena, “Far-ultraviyole floresan tekniğinin kullanımı, yıldızlararası ortam anlayışımızı kökten değiştirebilir,” dedi.
Eos’un keşfi ve yöntemin detayları, Nature Astronomy dergisinde yayımlandı.