Ülke gündeminde hangi konu ön planda olsa da, emek, emekçiler, yoksulluk, sendikal hareket, direnişler yaşamın bir parçasıdır. Ama uzun süredir, yazmadım. Birkaç gün önce Gaziantep’te idim. Gaziantep’te olup da Birleşik Tekstil, Deri ve Dokuma İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen’i ziyaret etmemek olmazdı. Elektronik kelepçeli olarak ev hapsinde olan Türkmen’i evinde ziyaret ettim. Ayağında pranga olan Mehmet Türkmen’den aldığım enerji ile yazma görevimi ihmal etmeyeceğim.
Türkmen’e 16 Şubat tarihindeki gözaltında, 9 Şubat 2025 günü yaptığı, “‘Hava buz gibi, direnenler de var bu havalarda, Şubat’ı ısıtanlar, geceyi aydınlatanlar. Başpınar uyuma, ekmeğine sahip çık’ paylaşımı da soruldu ve “Suç işlemeye tahrik” , “İş ve çalışma yaşamının ihlali” gerekçesiyle tutuklandı.
Türkmen ismini, BİRTEK-SEN’i, Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesini; Şubat ayındaki düşük ücrete karşı direnişler, Gaziantep Valiliğinin getirdiği eylem yasağı, direnişteki işçilere jandarma müdahalesi, Mehmet Türkmen’inin cezaevine konulması, 36 gün sonra gelen tahliye, tahliyeden bir gün sonra getirilen ev hapsi ile bir kez daha duyduk.
Sendikalara-sendika yöneticilerine pranga
Mehmet Türkmen’in ev hapsinde olduğu günlerde, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikasının (EĞİTİM SEN) üniversite öğrencilerinin boykot eylemlerine destek için bir günlük iş bırakma çağrısına açılan soruşturmada Mahkeme, Eğitim Sen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyeleri için 2 hafta ev hapsi, sonrasında ise adli kontrol şartı kararı verdi.
Sendika genel başkanına, Sendika Merkez Yönetim Kurulu üyelerine ev hapsi verilmesi, sendikal hakların kullanılmasını engellemektir, bu sadece sendika yöneticilerine değil, sendikalara da pranga vurulmasıdır. Oysa iş bırakma çağrısı da, iş bırakmak da haktır, suç değildir.
KESK ve bağlı sendikaların yönetimleri 1990 ‘lı yıllardan bu yana yüzlerce kez grev/iş bırakma çağrısı yapmıştır. Grev/iş bırakma nedeniyle disiplin soruşturmaları yapılmış, idari cezalarda uygulanmıştır. Ancak bu cezalar her kademedeki yargı makamları tarafından iptal edilmiştir. Hatta geçmiş yıllarda yöneticisi olduğum YAPI-YOL-SEN üyeleri yıllar önce Boğaziçi köprüsü gişelerini boşaltmış, binlerce araç ücret ödemeden geçiş yapmıştı. Ücretsiz geçiş tutarı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından hesaplanmış, görevli gişe memurları maaşlarından kesilmişti. Dayanışma kampanyası ile bu cezalar KESK’e bağlı sendikaların üyelerince karşılanmıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 17 Temmuz 2007 tarihli kararı ile maaşlardan kesilen paraların gişe memurlara iadesine, ayrıca gişe memurlarına tazminat ödenmesine karar vermişti.
ILO Sendika Özgürlüğü Komitesinin, “Hareketliliğin kısıtlanması, ev hapsi ya da sendikal nedenlerle kovuşturma gibi yaptırımların uygulanması, örgütlenme özgürlüğü ilkelerinin ihlalini oluşturmaktadır.” Diyen birçok kararı bulunmaktadır.
Mehmet Türkmen ile dostça kucaklaştık, sendikal harekete, direnişlere, dayanışmaya ilişkin sohbet ettik.
Direnişlerin başarısı öz güce dayansa da, sendika, konfederasyon ayrımı olmadan, sendikal rekabete girmeden direnişlerin desteklenmesi, uluslar arası çapta dayanışma gösterilmesi, ILO ‘ya sendikal hak ihlallerinin iletilmesi gerektiğine yönelik düşüncelerimi paylaştım.
Cezaevleri rehine alınan siyasetçilerle dolu, belediyeler seçilmişler tarafından değil, kayyumlar tarafından yönetiliyor. Sendikal hakların, toplu gösteri ve yürüyüş hakkının kullanılması önüne engeller çıkartılıyor. Cezaevlerindeki tüm siyasetçiler, serbest bırakılmalı, kayyum uygulamasına son verilmeli, üniversite öğrencilerinin talepleri karşılanmalı, sendikal hakların kullanılmasına yönelik keyfi müdahaleler yapılmamalı, toplantı ve gösteri hakkını kullananlara karşı, işkence, gözaltı, tutuklamalara son verilmelidir.
Türkmen evde yalnız değildi, 2 yaşındaki oğlu Rodin ona eşlik ediyordu. Rodin Kürtçede , “Pozitif enerji veren, ışığı müjde eden, güneşi gören” , “ışığın müjdecisi” anlamında imiş.
Son 15 günde, öğrenciler başta olmak üzere toplumun çeşitli kesimleri üniversitelerde, sokakta, alanlarda taleplerini haykırdı, gaz, cop, işkence, gözaltı, tutuklamalar kimseyi korkutmadı. Bu tavır, güneşli günleri, ışığı müjdeliyor.
Ülkemizin üzerinde puslu bir hava olsa da güneşi göreceğiz. Rodin bize, sendikal hakların, toplanma, gösteri hakkının barış, demokrasi, eşitlik, kardeşliğin egemen olduğu bir ülkede özgürce kullanılacağı, günlerin müjdesini veriyor.