Kurye Hakları Derneği’nin yayımladığı 2024 Moto Kurye Ölümleri Raporu, sektördeki güvencesiz çalışma koşullarını ve yaşanan kayıpları gözler önüne serdi. Rapora göre, 2024 yılında en az 63 kurye iş başında hayatını kaybetti. Ancak “en az” ibaresi özellikle vurgulanıyor; zira Türkiye’de kurye ölümlerine dair resmi bir istatistik bulunmuyor. İlke TV’ye konuşan Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki ve dernek gönüllüsü Başak Kocadost kuryelerin karşı karşıya kaldığı zorlukları, hukuki boşlukları ve çözüm önerilerini aktardı.
Kurye Hakları Derneği, belediyelerle iş birliği yaparak yolların motosiklet sürücülerine daha uygun hale getirilmesini talep ediyor. Ancak Çeki’ye göre, şu ana kadar resmi makamlardan ciddi bir dönüş alınmış değil.
Dünyada bazı ülkelerde şirketlerin kuryeler için dinlenme noktaları oluşturduğuna dikkat çeken Kocadost ise, Türkiye’de de benzer düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek “Güney Amerika’daki bazı ülkelerde şirketler kuryelere dinlenme alanları sağlıyor. Türkiye’de ise kuryeler yağmurun altında dinlenecek bir alan bile bulamıyor” dedi.
‘Ölümler kaydedilmiyor, çünkü resmi veri yok’
Mesut Çeki, derneğin üç yıldır sistematik bir izleme çalışması yürüttüğünü belirterek “Türkiye’de hiçbir resmi kurum kuryelerin sayısını da, kuryelerin ölümlerini de, kazalarını da kayıt altına almıyor. Kuryeler, ölümleri ve kazaları kendi imkanlarıyla raporluyor” diyerek bu durumun sektördeki sorunları görünmez hale getirdiğini vurguladı.
Çeki’ye göre, kazaların ve ölümlerin tespiti, gönüllü muhabirler ve kuryelerin oluşturduğu WhatsApp grupları üzerinden gerçekleştiriliyor: “Bizim ulaştığımız 63 ölüm vakası var ama Google taraması yapsanız bunun en az yarısına ulaşamazsınız.”

Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki
Hız baskısı kuryeleri ölüme sürüklüyor
Kuryelerin karşılaştığı en büyük sorunlardan birinin hız baskısı olduğunu belirten Başak Kocadost, “Platform şirketlerinde paket başı ödeme yapıldığı için ne kadar çok paket teslim edilirse o kadar çok kazanılıyor. Hızlı teslimat artık sadece bir şirket politikası değil, hayatta kalma mücadelesi haline geldi” diyerek, bu sistemin kuryeleri trafik kurallarını ihlal etmeye zorladığını da aktardı.
Mesut Çeki ise, kuryelerin sıkça trafik kurallarını ihlal etmesiyle ilgili şu değerlendirmede bulunuyor:
“Biz bir süredir, özellikle birkaç yıldır kendi sorunlarımızdan bahsettiğimizde, şöyle bir şey fark ediyorum: Çok ilgili insanlar dışında, halkın bize olan algısı kapandı. Çünkü kuryelerin içinde bulunduğu sistematik, yapısal sorunlardan kaynaklı olarak kuryeler çok hata yapıyor ve kuralsızlık yapıyor. Bu da vatandaşların çok tepkisiyle karşılaşıyor. Doğal olarak, günlük olarak tepki duydukları bir işçi grubunun sorunlarını dinlemek istemiyorlar.
Evet, kuryeler hata yapıyor; gün içerisinde çok fazla kural ihlali yapıyor. Yer yer kırmızı ışıktan geçtikleri oluyor, yaya kaldırımlarını kullandıkları oluyor, yaya geçitlerinden geçtikleri oluyor, mahalle aralarında ters yöne girdikleri oluyor ve trafikteki diğer paydaşlarla karşı karşıya geliyorlar. Ancak bu sadece kuryelerin suçu değil.
Aynı kuryeler, pandemide herkes evdeyken dışarıda çalıştı, pelerinsiz kahramanlar olarak adlandırıldılar. Hatay’daki depremde, hiçbir talimat beklemeden, hiçbir firmadan destek almadan binlerce kurye bölgeye gitti. Orman yangınlarında, yine kendi inisiyatifleriyle itfaiye ve arama kurtarma ekiplerine destek oldular. O yüzden biz serseri değiliz, biz yurttaşız. Biz sistemi değiştirerek bu sorunları çözebileceğimize inanıyoruz.”
Bunun yanında, reklam kampanyaları da kuryeler üzerindeki baskıyı artırıyor. “Dakikalar içinde teslimat!”, “Aklındaysa yanında!” gibi sloganlarla yapılan pazarlama faaliyetleri, müşteri beklentilerini yükseltiyor ve kuryeleri daha fazla risk almaya itiyor. Yayımlanan rapora göre, birçok kazanın sebebi kuryelerin zamanında yetişebilmek için hız limitlerini aşmak zorunda kalmaları.
‘Şirketler, kuryelerden ‘şahıs şirketi’ kurmalarını istiyor’
“Platform şirketlerinde çalışan kuryeler, serbest çalışan statüsünde çalışıyor ve çoğu Bağ-kur primini ödeyemiyor. Şirketler, kuryelerden “şahıs şirketi” kurmalarını talep ederek işçi haklarından kaçınıyor” diyen Kocadost, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu sistem, işçilerin kaza yapmaları veya ölmeleri durumunda hiçbir hukuki güvencelerinin olmaması anlamına geliyor Bazı platformlarda eğer bir hafta içinde üç kez kaza yaparsanız hesabınız kapatılıyor. Yani işçi sağlığıyla ilgilenmek yerine, kuryeyi işten çıkarıyorlar.
Bu durum, 18. ve 19. yüzyıldaki güvencesiz çalışma şartlarını hatırlatıyor. İşçi olarak kabul edilmemek, işçinin tarihsel olarak kazandığı haklarının da tamamen yok sayılması anlamına geliyor.”

Başak Kocadost
Hayatını kaybeden kuryelerden 6’sı çocuk
“Trafikte motosikletler bir taşıt olarak kabul edilmiyor, onlar için ayrılmış yollar yok. Bu nedenle kuryeler, iki aracın arasına girmek zorunda kalıyor ve tehlikeli durumlarla karşı karşıya kalıyorlar,” diyen Kocadost, kuryelik mesleği ile ilgili herhangi bir genel düzenleme bulunmadığını ve restoran kuryeleri için de ciddi düzenleme eksiklikleri olduğunu belirtti.
“Bazı kuryeler ehliyetsiz bir şekilde bu işi yapabiliyor, herhangi bir ileri sürüş eğitimi almadan trafikte yola çıkabiliyor. 18 yaşının altında olup kuryelik yaparken hayatını kaybeden 6 kişi bulunuyor. Bu, yasal olarak çalışmamaları gereken bir yaş grubu olmasına rağmen sistemin ne kadar denetimsiz olduğunu gösteriyor” dedi.
Kuryeler güvencesizlikle mücadele ediyor
Başak Kocadost’un “Türkiye Bağlamında Teslimat Platformu Çalışması: Esnaf-Kuryelerin Deneyimleri, Zorlukları ve Mücadeleleri” başlıklı tez çalışması da, kuryelerin yaşadığı zorluklara ışık tutuyor.
Platform ekonomisinin kuryeler üzerindeki etkilerinin ele alındığı çalışma kuryelerin uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, iş güvencesizliği, algoritmik kontrol, cinsiyet temelli iş bölümü ve sendikal örgütlenme zorlukları gibi konuları inceliyor. Tezde, kuryelerin özerklik arayışı içinde olduğu, ancak platform şirketlerinin kontrol mekanizmaları nedeniyle bu özgürlüğü tam anlamıyla yaşayamadıkları da vurgulanıyor. Ayrıca, birçok kuryenin sosyal güvenceden yoksun olması nedeniyle ailelerine bağımlı hale geldiği ve bu durumun toplumsal olarak geniş çaplı etkileri olduğu belirtiliyor.
Kuryelerin ölümlerini önlemek mümkün
Kurye ölümleri sadece bireysel dikkatsizlikle açıklanamaz. Düşük ücret politikaları, bonus uygulamaları, hız baskısı, sigortasız çalıştırma ve yasal düzenleme eksikliği, bu sorunu derinleştiren başlıca etkenler arasında yer alıyor.
Çeki, moto kuryeliğin “çok tehlikeli meslekler” sınıfına alınmasını ve mesleki yeterlilik belgesinin zorunlu hale getirilmesini talep ettiklerini belirterek “Bizim birinci talebimiz maaş artışı değil, mesleğin güvence altına alınmasıdır. Mesleki yeterlilik belgesi zorunlu hale gelmeli ve bu kuryelere ücretsiz sağlanmalıdır” dedi.
“Biz sadece çalışırken ölmek istemiyoruz” diyen Mesut Çeki ve Başak Kocadost’un aktardıkları, bu sistemde kuryelerin ne kadar ağır koşullar altında çalıştığını net bir şekilde ortaya koydu.
Kurye Hakları Derneği, bu sistemin değişmesi gerektiğini savunuyor ve önümüzdeki süreçte yasa yapıcılarla daha aktif bir diyalog kurmayı planlıyor. Ancak şu an için kuryeler, kendi can güvenliklerini sağlamak için yalnız bırakılmış durumda.