David E. Sanger and Jonathan San / The New York Times
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ile İran arasında dört gündür süren savaşta kritik bir kararın eşiğinde: ABD, yalnızca Amerikan B-2 bombardıman uçaklarının taşıyabileceği dev sığınak delici bombaları kullanarak, yerin derinliklerindeki Fordo nükleer zenginleştirme tesisini yok etmek üzere İsrail’e yardım edecek mi?
Eğer bu adımı atarsa, ABD Orta Doğu’da yeni bir çatışmanın doğrudan tarafı haline gelecek. Bu da Trump’ın iki ayrı seçim kampanyasında uzak durma sözü verdiği türden bir savaşa dahil olması anlamına geliyor. İranlı yetkililer, böyle bir saldırıya ABD’nin katılımının, Trump’ın hâlâ ilgilendiğini söylediği nükleer anlaşma şansını ortadan kaldıracağı uyarısında bulundu.
Trump’ın, bir dönem Ortadoğu özel temsilcisi Steve Witkoff ve başkan yardımcısı JD Vance’i İranlılarla görüşmeleri için teşvik ettiği iddia ediliyor. Ancak pazartesi günü sosyal medyada yaptığı açıklamada, “Herkes hemen Tahran’ı terk etmeli” ifadelerini kullandı. Bu da diplomasiden ziyade çatışmaların şiddetleneceği yönünde bir işaret olarak değerlendirildi.
Trump aynı gün ayrıca, “İran esasen müzakere masasında, bir anlaşma yapmak istiyorlar” dedi.
Durumun ciddiyeti giderek artıyor. Beyaz Saray, Trump’ın Orta Doğu’daki gelişmeler nedeniyle G7 Zirvesi’nden erken ayrılacağını duyurdu. Trump, “Buradan çıkar çıkmaz bir şeyler yapacağız. Ama buradan ayrılmam gerek” dedi. Ne yapmayı planladığı ise belirsiz.
Yetkililer, Vance ve Witkoff İranlılarla görüşürse muhataplarının, 2015’teki nükleer anlaşmada kilit rol oynamış olan İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi olacağını söylüyor. Arakçi pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Eğer Başkan Trump diplomasi konusunda samimi ve bu savaşı durdurmak istiyorsa, atılacak adımlar hayati önemdedir” dedi. Ayrıca “Washington’dan gelecek tek bir telefon Netanyahu gibi birini susturabilir” ifadelerini kullandı.
‘Fordo hala aktifken stratejik zafer olmaz’
Eğer diplomasi sonuç vermez ve İran, Trump’ın İran topraklarında uranyum zenginleştirmeyi tamamen sonlandırma talebine yanaşmazsa, Fordo ve diğer tesislerin vurulması seçeneği hala masada. Uzmanlara göre bu iş için sadece tek bir silah uygun: Massive Ordnance Penetrator (GBU-57). 13.600 kg’lık bu bomba yalnızca B-2 tipi bombardıman uçaklarıyla taşınabiliyor. İsrail ise ne bu bombaya ne de uçağa sahip.
Brett McGurk, “Bu meselede kilit her zaman Fordo oldu” diyor. “Bu iş Fordo hala zenginleştirme yaparken sona ererse bu stratejik bir başarı değildir.” ABD ordusu son iki yılda bu operasyona dair hazırlıklarını sıklaştırdı. Fordo’ya yönelik olası saldırı tek bir bombayla çözülemeyeceği için B-2 uçaklarının aynı noktaya peş peşe bomba bırakması gerekiyor.
Bu planlar, Netanyahu’nun cuma sabahı İran’a karşı ilk saldırı emrini vermesiyle ciddiyet kazandı. İsrail Başbakanı, İran’ın yakıt stokunu silaha çevirmeye çok yakın olduğunu iddia etti.
Trump kararsız: Diplomasi mi, bombardıman mı?
ABD’li istihbaratçılar, İran’ın bomba üretim süresini kısaltmak için çalıştığını kabul ediyor ama önemli bir sıçrama tespit etmediklerini belirtiyorlar. Buna rağmen, Fordo’nun hayatta kalması durumunda İran’ın bomba üretme kapasitesine ulaşabileceği uyarısında bulunuyorlar.
Alternatif çözümler de var. Örneğin Fordo’nun elektrik kaynağının kesilmesi, santrifüjleri kullanılmaz hale getirebilir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, Natanz tesisinde cuma günü gerçekleşen elektrik kesintisinin, santrifüjlerin kontrolden çıkmasına neden olduğunu söyledi.
Trump, GBU-57’den zaman zaman bahsediyor, hatta bu bombanın geliştirilmesini emrettiğini iddia ediyor. Ancak bu silah 2004’te Bush döneminde geliştirilmeye başlandı.
Netanyahu uzun süredir bu bombaların ABD tarafından İsrail’e verilmesi için bastırıyor ama henüz bir sonuç alamadı. Trump’ın yakın çevresine göre bu konu, başbakanla yaptığı son görüşmelerde sıkça gündeme geldi.
Baskı büyüyor
Eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, CNN’e yaptığı açıklamada, “Bu iş tamamlanmalı, ister İsrail, ister ABD yapsın,” dedi. Gallant’a göre Trump “Orta Doğu’yu değiştirme ve dünyayı etkileme” fırsatına sahip.
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ise, “Diplomasi sonuç vermezse, Trump’ın İran’daki nükleer programı tamamen yok edecek şekilde harekete geçmesini savunacağım,” dedi. “Gerekirse bombalar verilsin, birlikte uçulsun” diye ekledi.
Ancak Cumhuriyetçi Parti içinde bu konuda görüş birliği yok. Tartışma sadece Fordo’daki santrifüjlerle ilgili değil, aynı zamanda Trump’ın destekçileri arasında hangi tür savaşlara girilmemesi gerektiği yönünde derin bir fikir ayrılığına işaret ediyor.
Özellikle Tucker Carlson gibi isimlerin temsil ettiği müdahale karşıtı kesim, Irak ve Afganistan tecrübelerinden çıkarılan dersin, ABD’nin yeni bir Orta Doğu savaşına asla bulaşmaması gerektiği yönünde olduğunu savunuyor. Carlson, “İsrail bu savaşı istiyorsa buyursun yapsın. Ama ABD desteğiyle değil” diyor.
Pentagon’da ise kaygılar farklı: Savunma Bakanı Yardımcısı Elbridge Colby, Orta Doğu’ya ayrılan her kaynağın Çin’e karşı caydırıcılıktan çalındığını savunuyor.
Trump iki kamp arasında manevra yapıyor
Şimdilik Trump, iki tarafı da idare edebilir durumda. Zorlayıcı diplomasi ile bir yandan MAGA destekçilerine savaş istemediğini, öte yandan İran’a da gerekirse GBU-57 ile bu işi bitireceğini söyleyebilir. Ancak bu denge politikası işe yaramazsa, karar vermek zorunda kalacak: Bu savaş İsrail’in mi, yoksa Amerika’nın mı?