CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün partisinin Burdur İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel’e İl Başkanı Kadir Koç, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ve diğer il belediye başkanları eşlik etti. İl başkanlığına girişte Özel’e 1 Mayıs doğumlu “Mayıs” adlı bir köpek hediye edildi. Özel, Mayıs’ı genel merkeze götüreceğini söyledi.
İl Başkanlığı binasının balkonundan yurttaşlara seslenen Özel’in konuşmasından önce çıkan başlıklar şöyle:
Sabah fasulye tarlasındaydım. Emekçi ablalarımız topluyorlar. Toplayan mutlu değil. Güvencesi yok. Kısa süre iş var ondan sonra yok. Toplatan mutlu değil. Götüren mutlu değil. Kim mutlu anlayamadık. Kaç para dedim fasulye. Dediler 8 lira. E dedim Manisa’da 80 lira bu. Sorduk milletvekilimize Burdur’da da 80 liraya satılıyor. İstanbul’da 120 lira. Didim’de 200 liraya fasulye satılıyor. Orada söylediler. İstanbul’dan Gökhan Başkan dün 120 liraydı dedi. Burada niye 8 lira? Birisi para kazanıyor bundan 120 liraya satılınca. Birisi eziliyor burada 8 liraya. Sebebi şu. İktidarda halktan yana halkın iktidarı yok. O köylünün fasulye üreticisinin, kabak üreticisinin, domates üreticisinin partisi iktidarda değil. Kimin partisi iktidarda? Zenginin partisi iktidarda. Gelirken garibandan oy alarak geldiler. Yerlerini yaptılar. Şimdi köylüye dönüp bakmıyorlar.”
‘Bu ülkede halkın iktidarı yoktur’
“Bugün iktidar sekiz liraya tarlada fasulye satıp tüketicinin 80 liraya yemesine mani olamıyorsa bu ülkede halkın iktidarı yoktur. Burada üretici kooperatiflerinin olması lazım, soğuk hava deposunun olması lazım. Kurutma tesislerinin olması lazım. Konserve tesislerinin olması lazım. Fasulye 40 liradan 38-35’e düştüğünde satmam artık diyebilecek. Depoya koyacağım diyecek ama olmayınca atılacağına toplama maliyetine satılıyor. Bu büyük sıkıntıların hepsinin çözümü 1970’lerde nasıl Ecevit geldi, kooperatifçilik dedi, halen daha onun kurduğu kooperatifler köylüyü koruyor, bizim gelip yeni nesil bir ekonomi anlayışı ile üreticiyi koruyan, tarladaki ürünün değerinin altında alınmasına izin vermeyen bütün kademeleri kurmamız lazım. Yani halkın partisinin iktidara gelip halktan, çiftçiden, üreticiden, hayvancıdan yana pozisyon alması lazım. Öyle politikalar üretmesi lazım. Hem üretici hem tüketiciyi korumak lazım. O zaman ne olacak? Hem fahiş fiyatlar ortadan kalkacak hem emek sömürüsü ortadan kalkacak. Herkes birden kazanacak. Şimdi kim kazanıyor? Sadece zenginler kazanıyor. Sadece rantçılar kazanıyor.”
‘Emeklinin maaşından 5 kilo kıyma parası çaldılar”
31 Mart seçimlerinden önce 105 miting yaptım. 105 mitinde emeklinin sorununu dile getirdim. Dedim ki 10 bin liraya geçim olmaz. Emekliye hakkını verin. Siz geldiğinizde 1,5 asgari ücret alıyordu. Bugünkü parayla 26 bin lira alıyordu. 10 bin lira olmaz artırın diye dilimizde tüy bitti 12 bin 500 lira yaptı. Ne oldu 12 bin 500 lira yaptı da? Emekliyi perişan etti. Beğenmediğimiz 10 bin lira, sefalet maaşı 10 bin lira ocak ayında 25 kilo dana kıyma alıyordu. Bugün verdiği 12 bin 500 lira güya zamlı maaş, 20 kilo kıyma alıyor. Emeklinin ocak ayında isyan ettiğimiz maaşından bile ayda 5 kilo kıyma parası çaldılar enflasyon oyunlarıyla.
“5 çeyrek altın kayıp”
Bu iktidar geldiğinde en düşük emekli aylığı 8 çeyrek altın alıyordu. İkna olmayan gitsin kuyumcuya sorsun. Bugünkü emekli maaşı 3 çeyrek altın alıyor. 5 tane çeyrek altın kayıp. ‘Alamıyorum, alamıyorum’ diyor. Bak alamıyorsun, bir tane çeyrek altın düşünürsen aklın çıkar. Ne yaparsın? Eve giderken çeyrek altın alsan. Gittin, baktın çantada yok. Emekli ablam bir çeyrek altın almış kuyumcudan, evde çantada yok. Aklı çıkar, bütün yolu gezer, arar. Nerede kaybettim diye. Doğru mu? Şimdi bak, bir emekli değil, her emekli, bir sefer değil, her ay, bir altın değil, beş altın kaybetmiş. Nerede kaybettik diye arayacak mısınız? Dolaşın, bakın nerede kaybettiniz? Vallahi de billahi de seçim sandığında kaybettiniz. AK Parti geldi, seçim sandığında aylık beş çeyrek altını kaybettiniz. Küçücük bir kız çocuğu küpesini düşürse gider, kaybettiği yerden bulur. Sizin de kaybettiniz yer sandıksa, bunun bulacağı yer yine sandık. Seçim sandığına gidilecek, ne kaybedildiyse orada bulunacak. (ANKA)