CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Osmaniye ve Hatay’ı ziyaret etti. Özel, Osmaniye’deki ziyaretlerinin ardından Hatay’ın Defne ilçesinde halk buluşması yaptı. Özel’e burada MYK üyeleri, milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları eşlik etti.
Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“ Ama bütün mazeretleri, bütün bahaneleri bir yana bırakarak Hatay’ı kazanmadığımız için bütün samimiyetimle Hatay’daki bütün güzel insanlardan özür diliyorum, affedin bizi.”
‘Hatay’ın yüzde 96’sı çadırda’
“Hatay’ın diğer şehirlerle birlikte ayağa kaldırılacağını söyleyip, ‘Bir yıl içinde herkes evine geçecek’ deyip, 10 şehri ve Hatay’ı kandırıp oyları aldılar ama bırakın bir yılı 20 ayın sonunda -neredeyse iki yıl oluyor- Hatay’a söz verdikleri 254 bin konutun sadece 11 bin 366’sını verdiler. Oran yüzde 4. Yüzde 96 çadırda, konteynırda ya da gurbette. Evinde değil, evin dışında, evinden uzakta. Bir de ‘Ayrımcılık yapmıyoruz’ diyorlar. Bir de ‘Bunun siyasetini yapmayın’ diyorlar ama bırakın deprem konutunun siyasetini, caminin bile siyasetini yapıyorlar.”
‘Ulu Camii’nin ihalesini yapmışlar, ancak çivi çakmamışlar’
“Örneğin Hatay’ın Ulu Camisini, Bursa Büyükşehir Belediyesi ‘Ulu Cami‘yi biz yaparız’ dediler. Vallahi gayet memnun olduk, ‘Hayır’ demedik, ‘Yapın’ dedik. Sonra seçim oldu ve milletin takdiriyle Bursa’yı biz kazandık. Mustafa Bozbey geldiğinde, Ulu Cami projesini gördü, inceledi. 2023 Eylül ayında bunun ihalesini yapmışlar, bir müteahhite vermişler ancak çivi çakmamışlar, başkanıma gelene kadar. Başkanım inceledi ve ardından bugüne kadar geçen süreyle ilgili çalışmayı yaptı. Sorun şu ki burada, ‘Efendim Ak Parti’de iken Ulu Cami yapılıyordu, CHP’de iken yapılmıyor’ diyenlere inat ortaya koydu ki biz her şeyi yapmışız, müteahhite bir lira borcumuz yok ancak bilim kurulu projeyi imzalamamış. Önce sözünü verdiler, sonra inkar ettiler ama bugün bütün belgelerle ortaya çıktı. Ulu Cami örneğinde ve Hatay’a verdiğimiz tüm sözlerde açıkça söylüyoruz ki sözü Hatay’a kim verirse versin, söz bizimdir, yerine getirilecektir.”
Özel, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bundan bile siyaset çıkarmaya çalışan ahlaksızlar var, onlara da şunu diyorum: ‘İbadethane olsun, cami olsun, hangi dinin hangi mezhebin ibadethanesi olursa olsun hepsi başımızın üzeridir, hepsinin emrine amadeyiz.
Burada bir rezerv alan rezaleti yaşandı. Burası biliyor ama Türkiye duysun. 21 Kasım 2023, bir genelge yayınladılar ve dediler ki ‘Az ve orta hasarlı evleri belediyeden güçlendirme izni alarak güçlendirip içine geçebilirsiniz.’ İnsanlar bu izinleri aldılar, gittiler evlerine kredi çekerek, borç alarak güçlendirme yaptılar. Yağmalanan kapılarını taktılar, boyalarını yaptılar, tam eve geçecekler, ‘Eyvah, biz senin evi rezerv alan ilan ettik, yıkacağız.’ ‘Ev sağlam.’ ‘Olsun, burası rezerv alan.’ Bu depremzedeler için yeni bir yıkım oldu. Bu yıkıma biz itiraz ettik, milletvekillerimiz itiraz ettiler, Antakya ve Defne‘de 207 hektarlık alan rezerv alan ilan edildi, 50 bin kişi mülksüzleştirildi. Başvuruyu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptık, sonuç almayı bekliyoruz. Rezerve alanda bir doğru yok, rezerv alan ahlak ister, rezerv alan teknik bilgi ister, liyakat ister ama özünde ahlak ister. Öyle örnekler yazıldı, öyle örnekler duydum, öyle örnekler anlatılıyor ki ‘Benim’ diyen üçkağıtçının yapmayacağı işler. Yıllarca satılmamış, evlada bırakılmış yerleri sırf değeri çok diye rezerv alan ilan eden bir takım yamyamlar.’
‘Hatay’ın bu çektiği çileyi Hatay’a reva görenlere yazıklar olsun’
“Hatay’da 210 okul yıkıldı. Diyorlar ki, ‘106 yeni okul yaptık, hizmete açtık.’ İnansan inanılacak rakam. Ama milletvekillerim dedi ki, ‘Yok öyle bir şey.’ Gidildi, bakıldı, gerçekte yapılan 18 okul var koca Hatay’da. Gerisi konteynırlarda ders veriliyor. Bu da yetmez öğrencinin yüzde 95’i akşam da konteynerde. İnternet kesik, elektrik ikide bir gidiyor geliyor, klimalar kaldırmıyor, yazın perişan oldular, kışın donacaklar. Ve Hatay’ın bu çektiği çileyi Hatay’a reva görenlere yazıklar olsun.”
‘Deprem davalarını sonuna kadar takip edeceğiz’
“Kimi dava olumluya seyretti, kiminde haksızlıklar devam etti. Ancak deprem davalarında sorumlu kamu personelinin yargılanması için gerekli izinleri vermiyorlar, sorumlu personeli ödüllendiriyorlar. Burada imzası olup yargılanması gereken adamı İstanbul’a Şehircilik Müdürlüğüne yolluyorlar, arkalarında kapı gibi duruyorlar. Sanki suçlu değil de kahramanmış gibi onları koruyorlar. Firarilerin yakalanması için kırmızı bülten çıkarmıyorlar, ‘Masrafı fazla’ diyorlar. Tutuksuz yargılanan sorumluların tutuklanması taleplerini ısrarla reddediyorlar, cezanın geleceğini anlayan firar edip yurtdışına kaçıyor. O yüzden insanlar sürekli adaletsizliğe isyan ediyorlar. Adli süreçlerin hızlandırılması, evraklar ve bilirkişi raporlarındaki eksikliklerin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Bunu bekliyoruz, takip ediyoruz. Hatay’daki tek tek, apartman apartman davaları milletvekillerimiz, hukukçularımız izliyorlar ve bu mücadeleyi birinci kademede, istinafta, Yargıtay’da gerekirse AYM’de, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) sonuna kadar takip edeceğiz, söz veriyoruz.”
‘Esad genel af ilan etti, ne bekliyorsun, git gerekli teminatları al’
“Kilis’te, Hatay’da çok büyük bir sığınmacı sorunu var. Ve şimdi, tarihi bir fırsat var. Biz hep şunu söylüyorduk, ‘Esad ile konuşmalısın.’ Bize diyordu ki, ‘Eli kanlı Esed ile konuşmam, git sen konuş.’ Dedim ki ‘Gideceğim, görüşeceğim, bu işlerin çözülmesi için adım atacağım.’ Türkiye bu konuyu konuştu, ‘Ben de gideceğim’ dedi. O günden beri ne gidiyor ne bizim gitmek üzere olduğumuz süreci serbest bırakıyor, karşı tarafa Putin üzerinden baskı yapıyor, işi kilitliyor. Ama ben Suriye yönetiminin bizden resmi yazı talebini önemsiyorum. ‘Gün bildireceğiz’ dediler bekliyorum. Erdoğan benden önce giderse memnun olurum, sorun çözülürse müteşekkir olurum ama şimdi bir fırsat var. Esad genel af ilan etti. Ne bekliyorsun? Hemen git, gerekli teminatları al, bütün Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle Selin Hoca konuşuyor, biz konuşuyoruz. Avrupa elini taşın altına koymaya hazır, yeter ki çözüm olsun. Bu insanların güvenliğinin sözünü al. Zaten af çıktı, oranın yaşanılabilir bir hale gelmesini sağlayalım. Hızla, davulla, zurnayla bu sığınmacıları memleketlerine yollayalım. Başka çaresi yok bu işin.”
‘Geçici sığınmacı statüsündeinsanların, süreleri doldu’
“Ama biz bunu derken bugün bir şey gördük ve başımızdan vurulduk. Türkiye’de geçici sığınmacı statüsünde bu insanlar, süreleri doldu. Tam zamanı af da çıktı. Çalışma yaptırmış. İçişleri Bakanlığı ile Göç İdaresi’ne geçici sığınmacıların Türkiye’de kalış sürelerinin artırılması, çalışma izinleri varsa uzatılması, olmayanlara çalışma izni verilmesi, Türkiye’de bunları ucuz işgücü olarak kullanmanın hesabını yapıyor. Yazıklar olsun, böyle günde sığınmacıları Esad’a göndermeye çalışacağına evlatlarımız yerine çalıştırmak için hazırlık yapıyorlar. Yazıklar olsun.” (ANKA)