• Ana Sayfa
  • Politika
  • Namık Tan: Demokrasi zayıfladığında, Türkiye’nin ilerlemesi de zayıflar

Namık Tan: Demokrasi zayıfladığında, Türkiye’nin ilerlemesi de zayıflar

Konferansın açılışında, emekli büyükelçi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan konuştu.

Namık Tan: Demokrasi zayıfladığında, Türkiye’nin ilerlemesi de zayıflar
Namık Tan: Demokrasi zayıfladığında, Türkiye’nin ilerlemesi de zayıflar
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 7 Aralık 2025 12:15
  • Güncellenme: 7 Aralık 2025 15:58

CHP’nin Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu (S&D) ile düzenlediği AB-Türkiye İlişkilerinin Derinleştirilmesine Yönelik İlerici Yaklaşım Konferansı, Art İstanbul Feshane Konferans Salonu’nda yapılıyor.

Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla düzenlenen uluslararası katılımlı, AB–Türkiye ilişkilerinin geleceğine dair ilerici bir vizyonun ele alınacağı konferans, siyasi liderler ile yerel yönetim ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getiriyor.

Konferansın açılışında, emekli büyükelçi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan konuştu.

Türkiye’deki demokratik değerlere yönelik istikrarlı ve ilkeli duruşları için Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı’ndaki ortaklarına içten teşekkürlerini sunan Tan, şunları söyledi:

“Kendisi geçtiğimiz günlerde yapılan kurultayda açık ve net bir zaferle yeniden seçildi. Bugün aramızda olmayı çok arzu ediyordu; ancak yoğun programı nedeniyle katılamadı. Liderliği, güveni yeniden tesis etme, kurumları güçlendirme ve Türkiye’nin Avrupa yönelimini yenileme iradesini yansıtmaktadır. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’nun da içten selamlarını iletiyorum. Bu toplantının çıktılarıyla yakından ilgilendiğini özellikle belirtmem gerekir. Demokrasiyi savunmaya adanmış bir toplantıda kendisinin yokluğunun nedenini açıklamaya gerek bile yok: Bu durum, dayanışmanın neden önemli olduğunu ve neden tam da bugün elzem olduğunu sessizce hatırlatıyor.”

‘Demokrasi her zayıfladığında, Türkiye’nin ilerlemesi de zayıflar’

Namık Tan, son yıllarda Türkiye’nin önemli bir siyasi gerilim döneminden geçtiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Yargı bağımsızlığının aşınması, gazeteciler ve akademisyenler üzerindeki baskılar, sivil toplumun kriminalize edilmesi ve muhalefeti susturmak amacıyla hukukun araçsallaştırılması, yalnızca Türkiye’de değil, Avrupa genelinde de ciddi kaygılara yol açıyor. Bu meseleler teorik değil; hayatlara dokunuyor. Hepimiz örnekleri biliyoruz: Siyasi saiklerle açılan davalar… Belediye yönetimlerine yönelik sürekli baskılar… Siyasi çıkar doğrultusunda bir anda ortaya çıkan veya ortadan kaybolan soruşturmalar… Parti liderliğimizin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel de dahil olmak üzere hedef alınması… Bunların hiçbiri istisna değil; bir örüntünün parçalarıdır. Açıkça ifade edeyim: Demokrasi her zayıfladığında Türkiye’nin ilerlemesi de zayıflar. Mahkemeler bağımsızlığını kaybettiğinde, vatandaşın güveni sarsılır. Seçilmiş yetkililer haksız biçimde görevden alındığında, kurumlar zarar görür. Siyasi rekabet yargı eliyle çarpıtıldığında, demokratik yapı bütün olarak yara alır. Bütün baskılara rağmen değişmeyen tek bir gerçek var: Türkiye’deki demokratların dayanıklılığı. Hayatlarımız, şehirlerimiz, toplumumuz, gençliğimiz ve seçmenlerimiz hâlâ ışıldamaya devam ediyor.

Türkiye’nin Avrupa yolu geçici bir tercih ya da taktik değildir. Bu, tarih, coğrafya, ekonomi, kültür ve demokratik özlemler tarafından şekillenmiş doğal bir yönelimdir. Cumhuriyetimizin kuruluşu zaten modern, kural temelli, demokratik devletlerin Avrupa normlarına göre belirlenmiş bir ulusal projedir. Biz ana muhalefet partisi olarak Türkiye’nin en büyük sosyal demokrat gücüyüz ve çok açık bir hedefimiz var: AB-Türkiye ilişkileri bizim için stratejik bir ortaklıktır. Bu ortaklık ortak değerlere ve ortak bir Avrupa vizyonuna dayanır. Türkiye Avrupa’yı bir zayıflık noktası üzerinden değil; güven, istikrar, refah, küresel itibar ve demokratik normlar üzerinden tamamlamak istiyor. Avrupa’nın da Türkiye’ye ihtiyacı var. Bölgesel istikrar, enerji ve ticaret hatları, Akdeniz’de iklim direnci, güvenlik işbirliği, ekonomik karşılıklı bağımlılık, kültürlerarası yaşam… Bunların tamamı Türkiye ile Avrupa arasındaki sağlıklı ilişkilere bağlıdır.”

‘Bu bir ortaklık zamanıdır’

Küresel bir belirsizlik çağında yaşandığını, silahlı çatışmaların bölgenin her yanında sürdüğünü, kutuplaşma ve dezenformasyonun demokratik kültürleri zorladığını anlatan Tan, otoriter eğilimlerin Avrupa’da dahi yükselişte olduğunu aktardı. Ekonomik uçurumlar, hızlı teknolojik dönüşüm ve yoğunlaşmış iklim risklerinin toplumları derinden sarstığını ifade eden Namık Tan, “Böyle bir dünyada ne Türkiye ne de Avrupa tek başına hareket edebilir. Bu bir ortaklık zamanıdır ve bu ortaklık demokratik değerlere ve karşılıklı sorumluluğa dayanmalıdır. Güven üzerine kurulmalıdır ve güven ancak eylemlerle inşa edilir” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tan, AB-Türkiye ilişkilerini yeniden canlandırmak ve rayına oturtmak için beş temel alana odaklanılması gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı; demokrasi bunun yokluğunda işlemez, yatırımcı güvende hissetmez, uluslararası ortaklıklar sürdürülemez. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi; Türkiye’nin belediyeleri demokratik inovasyonun laboratuvarları hâline geldi, ulaşımdan sosyal hizmetlere, çevre politikalarından dijital dönüşüme kadar baskı altında bile etkili sonuçlar ürettiler. İnsanlar arası ilişkilerin artırılması; öğrenciler, akademisyenler, sanatçılar, aileler ve sivil toplum arasında daha güçlü bağlar kurulması gerekiyor.Daha fazla Erasmus, daha fazla akademik ortaklık, daha fazla kültürel ve sivil işbirliği. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi; ekonomik ilişkilerimizin temeli güçlü, ancak artık güncel değil, dijital, yeşil dönüşüme uyumlu, adil ve modern bir Gümrük Birliği her iki taraf için de büyük fayda sağlayacaktır. Güvenlik işbirliğinin derinleştirilmesi; enerji güvenliği, göç yönetimi, terörle mücadele ve bölgesel diplomasi ortak hareket gerektirir.”

Demokrasideki gerileme devam ettikçe AB–Türkiye ilişkilerinin ilerleyemeyeceğine işaret eden Namık Tan, “Muhaliflere yönelik saldırılar, yargı eliyle seçilmiş görevlilerin hedef alınması, sivil toplum üzerindeki baskılar… Bunların hepsi gerçek engellerdir. Adaletsizlik, Türk halkının iradesini yansıtmaz; bu iradeden korkanların güvensizliğini yansıtır. Türk vatandaşları bir demokratik toplumun istediklerini istiyor: Adalet, şeffaflık, istikrar ve onur. Her manşetin arkasında bir insan hikâyesi var: Gerçeği söylemekten çekinen bir gazeteci… Geleceği için kaygılanan bir aktivist… Hizmet vermek yerine kendini soruşturmalara karşı korumaya çalışan bir belediye başkanı… Çocuğunun hak ettiği özgürlüğe kavuşacağından emin olamayan bir ebeveyn… Bunların hiçbiri dipnot değildir; bunlar demokrasinin seçim sonuçlarıdır” diye konuştu.

Tüm zorluklara rağmen iyimser olduğunu, üniversitelerden belediye meclislerine, Anadolu kentlerinden kırsal bölgelere kadar gittiği her yerde ciddi bir kararlılık gördüğünü dile getiren Namık Tan, şunları söyledi:

“Bu nesil korkuyu reddediyor. Kentler tüm baskıya rağmen yenileniyor. Toplum, adalete ve Avrupa geleceğine inanıyor. Son seçimler de bunu doğruladı: Türkiye içine kapanmıyor; Türkiye dışa açılıyor. Gençlerimiz cesurca konuşuyor. Kentlerimiz güvenle liderlik ediyor. Seçmenlerimiz hesap verebilirliği talep ediyor. Avrupalı dostlarımız ise ülkelerimiz tehlikeye girdiğinde yanımızda duruyor. Sizlerin dayanışması, iç işlerimize karışmak anlamında değil; ortak demokratik temellerimizi güçlendirmek anlamında bizim için çok değerlidir. Geleceğe bakarken karamsarlığı değil, fırsatları seçelim. Demokratik bir Türkiye ve daha güçlü bir Avrupa, her iki tarafın da özlemlerini yansıtan bir ortaklıktır. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in liderliğinde, Türkiye’nin Avrupa yolunu cesaretle, güvenle ve yeni bir amaçla yeniden açıyoruz. Kendisi bugün aramızda olmasa da mesajı çok nettir: Türkiye, Avrupa’nın demokratik ulusları arasında hak ettiği yeri yeniden almalıdır. Bu konferansı sıradan bir toplantı olarak hatırlamayalım. Türkiye ve Avrupa’nın ilericilerinin bir araya gelerek tekrar şunları söylediği bir an olarak hatırlayalım: Demokrasiyi seçiyoruz. Dayanışmayı seçiyoruz. Barışı seçiyoruz. Birlikte inşa ettiğimiz geleceği seçiyoruz.” (ANKA)