Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP) ve Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi, feminist psikolog ve Barış Akademisyeni Aslı Aydemir’in tutuklanmasına ilişkin ortak bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, 4 Temmuz sabahı evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan Aydemir’in, uydurma ve dayanıksız gerekçelerle tutuklanarak cezaevine gönderildiği belirtildi.
“LeMan’a saldıranlar değil, Aslı Aydemir tutuklandı” denilen açıklamada, bu durumun muhalif sesleri susturmaya yönelik sistematik bir baskının parçası olduğu vurgulandı.
‘Şiddeti değil, ona karşı çıkanları cezalandırıyorlar’
30 Haziran’da, İstanbul’da LeMan Dergisi’ne yönelik taşlı sopalı saldırılar gerçekleştirilmiş ve “bu bina yanacak” diyerek tehditlerinde bulunan gruplar, herhangi bir adli işleme tabi tutulmamıştı. Açıklamada, bu saldırılara karşı ses çıkaranlardan biri olan Aslı Aydemir’in tutuklandığı belirtilerek şöyle denildi:
“Bugün bir kez daha, şiddetin, lincin, katliam çağrılarının değil, ona karşı çıkanların cezalandırıldığı bir manzarayla karşı karşıyayız. Yine keyfi bir cezalandırmayla, yine hukukun muhalif sesleri bastırmak için kullanıldığı bir durumla karşı karşıyayız. 4 Temmuz 2025 tarihinde sabah ev baskını, ardından gözaltı ve nihayetinde uydurma gerekçelerle verilen bir tutuklama kararı…”
‘Faşizmin gündelikleştiği bir düzene tanıklık ediyoruz’
Açıklamada yargı sürecinin siyasallaştığı, hukukun muhalefeti susturmak için araçsallaştırıldığı bir ortamda yaşandığı belirtilerek şöyle denildi:
“Kamusal alanda açık tehdit ve şiddet içeren eylemlerde bulunan cihatçılar hiçbir yaptırımla karşılaşmazken, bu tehditlere ses çıkaranların hızla cezai sürece dahil edildiğine tanıklık ediyoruz. Bu açıkça gösteriyor ki hukuki süreçlerin temelini oluşturması gereken nesnellik ilkesinin yerini, siyasal konjonktürle uyumlu keyfi uygulamalar almış durumda. Gerçek artık delillerle değil, kimin söylediğiyle ölçülüyor. Hakikat, hukuk önünde tartışmaya açık bir mesele olmaktan çıkarak iktidarın tanımladığı sınırlar içine hapsoldu. Yargı kararlarının olgulara değil, önceden belirlenmiş siyasal pozisyonlara göre şekillendiği, yargının toplumsal muhalefetin tüm kesimlerine yönelik nasıl bir sopaya dönüştürüldüğünü her gün deneyimliyoruz, yaşıyoruz.”
‘Aslı susmadı, biz de susmayacağız’
Uzun zamandır içinde olduğumuz sosyo-politik atmosferde keyfilik olağanlaşmış, adalet duygusu sistemli biçimde aşındırılmış durumda. Hepimiz biliyoruz: Neyin doğru, neyin meşru olduğuna hukuk değil, iktidar ve onun güdümündeki yargı karar veriyor. Sözünü sakınmayan herkesin hedef hâline geldiği, hakikatin yerini iktidarın çizdiği sınırların aldığı bir düzende yaşıyoruz. Dolayısıyla bugün karşı karşıya olduğumuz, faşizmin gündelikleşmesidir. Hukuki güvencelerin askıya alındığı, muhalif olanın suçla özdeşleştirildiği, toplumun sindirilerek hizaya sokulmaya çalışıldığı bu rejim, her yeni gün tırmandırdığı otokratik yıkıcılığı ile sessizliği de örgütlemeye çalışıyor. Bizlerin payına ise, bu boğucu faşizan havayı solumak ve direnmek düşüyor.
Hukukun işlemediği bir toplumda güven yerini korkuya, ifade yerini suskunluğa bırakır. Aslı susmadı, biz de susmayacağız!
‘Bir Barış Akademisyeni, bir feminist, bir psikolog’
Aslı Aydemir’in Barış Akademisyeni olduğunun altının çizildiği açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Aslı, Kürt halkına yönelik saldırılara sessiz kalmayan, Barış için Akademisyenler Bildirisi’ni imzaladığı için 24 Aralık 2017 tarihli 695 nolu KHK ile Dicle Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen, hakları gasp edilmiş bir akademisyen, Barış Akademisyeni. Patriyarka ile uzlaşmayan, sesiyle sözüyle erkek egemenliğine direnen bir feminist. Ve, toplumdan, barıştan, emekten yana bir meslek yasası için mücadele eden, halkın ruh sağlığını önceleyen bir eleştirel psikolog. Aslı, yaşamın her alanında mücadeleci kimliğiyle nasıl yer aldıysa, biz de bu baskıcı düzene karşı, yalnızca Aslı Aydemir’in değil, hakikatin ve direnen tüm seslerin özgürlüğü için ortak bir mücadeleyi büyütme sorumluluğuyla hareket ediyoruz.”
‘Aslı Aydemir’in yanındayız’
Açıklama, Aslı Aydemir’in serbest bırakılması talebiyle sona erdi:
“Bu yaşananlar, yalnızca bir kişinin özgürlüğünü değil, kamusal alanın güvenliğini tehdit etmektedir. Yargının cezayı kime uygulaması gerektiğini biz hatırlatmaya devam edeceğiz. Çünkü bu düzenin ürettiği adaletsizliklere karşı sessiz kalmamak, yalnızca insani bir refleks değil, hepimizin paylaştığı etik-politik bir sorumluluktur. Bizler, bu hukuksuzluğa karşı sessiz seyirciler değiliz. Bizler, ölüm çağrıları yapanların ve onları koruyanların yanında da değiliz.
Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Aslı Aydemir’in yanındayız, derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz!”