‘Kızıl Elma’ söylemi, Türkiye’de sağ politikacıların zaman zaman kullandığı argümanlardan biri olageldi. Türk mitolojisi ve tarihsel geleneğinde derin kökleri olan, Türk milliyetçiliğinin temel sembollerinden biri olarak kabul edilen ‘Kızıl Elma’ bugün de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündemindeydi.
Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde düzenlenen Malazgirt Savaşı’nın 954. yıldönümü programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ahlat, bu topraklardaki ezeli ve ebedi mevcudiyetimizin simgesidir. Türk milleti için Ahlat, Kızıl Elma’nın anahtarıdır” ifadelerini kullandı.
Peki, Erdoğan’ın bugün de olduğu gibi ara ara, tabanında milliyetçi konsolidasyonu sağlamak için başvurduğu, ‘Diriliş Ertuğrul’ ve ‘Payitaht Abdülhamid’ gibi dizilere konu olan, 2018’de Afrin’e operasyona giden TSK askerlerinin ‘istikamet’ olarak belirlediği, 2003’te ulusalcı, ülkücü ve Kemalistleri aynı ‘koalisyonda’ bir araya getiren ‘Kızıl Elma’ nedir? Türkiye’de milliyetçi bir söylem olarak nasıl ortaya çıktı? ‘Hedefi’ nedir?
Kızıl Elma’nın kökeni
Kızıl Elma kavramının kökenleri, 13. yüzyılda yaşamış Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubad’a kadar uzanmaktadır.
Alaeddin Keykubad, rüyasında bir elmanın peşinden koştuğunu ve onu ele geçirdiğinde dünyaya hükmedeceğini görmüştür. Bu rüyadan sonra sultan, Kızıl Elma’yı Türklerin hedeflemesi gereken bir ideal olarak benimsemiştir
Kızıl Elma, Türk mitolojisinde ve tarihinde ise “erişilmez bir hedef” veya “büyük bir ideal” olarak tanımlanıyor. Oğuz Türkleri için, üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan, ancak cazibesi artan bir ülküyü ifade eden kavramın kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, Orta Asya Türk kültürlerinde, özellikle Ergenekon Destanı’nda, ‘yurt’ olarak ifade edilen, kaybedilmiş toprakları geri alma idealini simgelediği düşünülüyor.
Kızıl Elma imgesinin tam olarak ne zaman, nerede ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte yaygın anlayış, Osmanlı ile birlikte tarihe ve edebiyata mal olduğu, Osmanlılar döneminde özellikle Batı coğrafyasına yönelik seferlerin bir sembolü olduğu yönünde.
Kızıl Elma idealinin özellikle yeniçeriler arasında yaygınlaştırıldığına ve onların ‘savaşma azmini’ yüksek tutmak için kullanıldığına inanılıyor.
Osmanlı kaynaklarında, Fatih Sultan Mehmet döneminden III. Selim’e kadar askerlerin “Padişahım, biz senin uğrunda ta Kafdağı’nın ötesine, Kızıl Elma’ya dek varırız” dedikleri aktarılır.
Edebi bir söylem olarak Kızıl Elma
Ömer Seyfettin, Nihal Atsız, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu gibi yazarlar, Kızıl Elma’yı edebî eserlerinde işleyerek Türk milliyetçiliğinin sembolü haline getirdiler.
Nihal Atsız, 1947’de yayımlanan Kızılelma Dergisi’nde bu kavramı Türk milliyetçiliğinin temel taşlarından biri olarak ele aldı.
Ziya Gökalp de, bu imgeyi Turan ülküsü ile birleştirerek ona yeni bir anlam kazandırıyor. Gökalp, büyük bir çoğunluğunu “Genç Kalemler”, “Türk Yurdu”, “Halka Doğru”, “Türk Sözü” gibi dergilerde yayımladığı şiirlerini “Kızıl Elma” adı altında bir araya getirdi.
Kızıl Elma: İstikamet neresi?
Kızıl Elma ile, Ergenekon Destanında Ergenekon’dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş ‘eski yurdun’ geri alma idealinin simgelendiği kabul edilir.
Türkistan’dan Hazar Denizi’nin doğusuna gelen Oğuzların ise Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hakimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu yani Kızıl Elma’yı ele geçirmeyi ülkü edindikleri düşünülür.
Ancak farklı kaynaklara göre, Kızıl Elma’nın ‘hedefi’ Anadolu’dan Avrupa’ya ve Asya’nın derinliklerine kadar birçok farklı bölgeye taşınıyor.
Enver Paşa’nın 1. Dünya Savaşı hezimetinin ardından ‘Büyük Turan’ı kurma macerasında 1921’de Bakü’den başlattığı mücadeleye de ‘Kızıl Elma Yürüyüşü’ adı verildi. Ancak henüz toplamaya başladığı güçleri Kızıl Ordu tarafından dağıtılırken kendisi de öldürüldü.
Neden ‘Kızıl Elma’ ?
Türk kültüründe “kızıl” kıymetli bir renk, “elma” ise bolluk, bereket ve şifa kaynağı olarak görülür.
Ancak, Kızıl Elma’nın sembolizmi, elma meyvesinden çok, Eski Türklerde güneş ve ayı temsil eden “kızıl top” ya da “muncuk” ile ilişkilendiriliyor. Bu top, bayrak ve tuğların tepesinde ‘zaferin’ veya hâkimiyetin sembolü olarak kullanılmış bir obje.
Bazı tarihçiler ise, Kızıl Elma’nın Konstantinopolis’teki’ Justinianus heykelinin elindeki altın küreden türediğini öne sürüyor. Bu heykel, Ayasofya önünde bulunmuş ve kürenin düşmesi Bizans’ın sonunun yaklaştığı şeklinde yorumlanmış.
Osmanlılar, bu sembolü ‘fetih’ idealiyle bağdaştırarak Avrupa’daki hedef şehirler için kullanmış.
Nitekim Kanuni Sultan Süleyman’ın Batı seferlerinde (Belgrad-1521, Mohaç-1526 ve I. Viyana Kuşatması-1529 Kızıl Elma, ‘zaferin’ sembolü olarak anılıyor.
Dolayısıyla Osmanlı’da Kızıl Elma, ‘cihan hâkimiyeti’ idealini yansıtan bir sembol olarak, fetihlerin meşruiyetini güçlendiren mitolojik bir unsur olmuştur.
Milliyetçiler, ulusalcılar ve Kemalistler aynı istikamette: Kızıl Elma Koalisyonu
2000’li yıllarda, Kızıl Elma kavramı, milliyetçi, ulusalcı ve Kemalist grupların bir araya geldiği bir ittifakı tanımlamak için kullanıldı.
Kızıl Elma Koalisyonu, küreselleşme ve AB üyeliğine karşı bir “İkinci Kurtuluş Savaşı” ruhuyla hareket eden, milliyetçi, ulusalcı ve Kemalist grupların ortak platformunu ifade ediyordu.
Bu koalisyon, ulus-devletin korunması ve dış tehditlere karşı birleşmeyi savundu.
İşçi Partisi’nin gençlik örgütü Öncü Gençlik’in Başkanı Mehmet Perinçek ile İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz 30 Ağustos 2003’te Taksim’de ortak bir ‘Kızıl Elma Mitingi’ düzenledi.
Atatürkçü Düşünce Dernekleri’nin de destek vermesiyle ortaya “Kızıl Elma Koalisyonu” çıktı.
Ancak bu koalisyon 2007’de Ergenekon davası iddianamesinde yer aldı.
İddianameye göre, Mehmet Perinçek liderliğindeki İşçi Partisi gençlik örgütü Öncü Gençlik ile Ergenekon Davası’nın tutuksuz sanıklarından İstanbul eski Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz önderliğindeki grup bu mitingi emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün talimatıyla düzenlemişti.
Ergenekon Davası’na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Temmuz 2012’de aldığı ara kararda MHP Genel Merkezi’ne yazı yazarak Taksim’de yapılan mitinge parti olarak destek verilip verilmediğini sordu.
Erdoğan ve Kızıl Elma
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, özellikle MHP ile ittifakının belirginleştiği 2015 sonrası, bugün olduğu gibi zaman zaman ‘Kızıl Elma’ söylemine başvurdu.
Daha da ötesi, milliyetçi konsolidasyonun genişlediği 2015 sonlarında, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Kızıl Elma’ koalisyonuna dahil olduğunu ilan etti. Perinçek 7 Kasım 2015’te Aydınlık gazetesindeki baş yazısında o dönemin çözüm sürecinin bitmesine atfen “AKP yönetimi, açılım siyasetinden vazgeçti ve Vatan Partisi’nin yıllardır savunduğu mevziye geldi” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz hafta yine bir AK Parti etkinliğinde “Bizim gençliğimiz Kızıl Elma’nın peşindeki gençliktir. Bizim gençliğimiz Nizam-ı Aleme talip olan, bu uğurda koşan, koşturan bir gençliktir” diyen Erdoğan Ekim 2017’deki Gençlik Şurası’nda ise gençlere, “Siz siz olun gençliğinizi öldürmeyin. Bir gününüzü, bir saatinizi, bir anınızı sakın boşa geçirmeyin. Bizim gençlik konusunda Kızıl Elma’mız var” diye seslendi.
2018’de Afrin’e yönelik operasyonda bir TSK askerinin, “İstikamet neresi?” sorusuna “Kızıl Elma” yanıtını vermesinin ardından Erdoğan, bu olaya atıfta bulunarak “Bir Kızıl Elmamız var, biz o hedefe doğru gidiyoruz” dedi.
2020’de ise, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Malazgirt Savaşı’nın 949. yıldönümü için “Kızıl Elma” marşı hazırladı.