Hüsnü Öndül: Mahallenin en güzel abisi
Elçin Aktoprak 20 Aralık 2024

Hüsnü Öndül: Mahallenin en güzel abisi

Önce İHD’nin kurucusu ve başkanı, insan hakları mücadelesinin önde gelen isimlerinden biri olarak tanıdım Hüsnü Öndül’ü. Sonra ilk tez öğrencilerimden Berk’in babasıydı, birlikte ihraç edildiğimiz sevgili Selda Hocamın eşiydi. Ardından 2017’de İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) bize kapılarını açtığında Hüsnü Öndül, Hüsnü Abimiz oldu. İnsan Hakları Okulu’nu (İHO) dernekleştirirken kurucumuzdu artık abimiz.

Hepimiz kendimizi insan hakları savunucusu sanıyorduk ya, bu sıfatın neye ve kime layık olduğunu en çok Hüsnü Abi gösterdi ve öğretti. Tam da bu nedenle Dinçer ve Canberk’le Niçin İnsan Hakları Savunuculuğu?sorusunu sorduğumuzda başka kimse aklımıza gelmedi ve Hüsnü Abi’yle Türkiye’de insan hakları mücadelesinin ve Türkiye’de insan hakları savunucusu olmanın ne demek olduğunu kayda aldık.

Kaybettiğimiz günden beri pek çok dostu, yol arkadaşı kaleme alıyor Hüsnü Abinin yılmayan adalet arayışını, hep ateşlediği umudu… Öyle güzel yazdı ki herkes, ne eklenir üstüne bilmem.

Ben Hüsnü Abiyi bize gösterdiği sıfatlarıyla anlatmak isterim; aşkla mesela…

1976’da arkadaşının kafesinde çalışan genç hukuk öğrencisi, o ilk günkü heyecanıyla Selda Hocayla tanışmasıyla doğan aşka dahil etti bizi hep. Defalarca dinleyip, her seferinde yeniden içimizi ısıtan şekilde sevgilisini nasıl beklediğini, az biraz görebilmek için neler yaptığını, evlenirken ne engellerle karşılaşsalar da vazgeçmeyişlerini… Selda Hoca her aradığında “sevgilim” diyen aşk dolu sesini, hiçbirimizden hiç çekinmeden “seviyorum abicim” demesini…

Mütevazılığını koyu koyu yazmak isterim; uzaktan efsane bulduğumuz bir ismi yakından tanıdıkça onu asıl efsaneleştiren alçak gönüllüğünü, herkesi eşit kabul etmeyi sindirmiş bir insanın bu içselleştirdiği gerçekliğin tavırlarına nasıl da yansıdığını…

 “Köylü çocuğuyum ben” diyerek başladığı aile anılarına dair özlemi, erken yaşta babasını kaybeden küçük Hüsnü’nün annesine ve kardeşlerine duyduğu sevgiyi, lise arkadaşlarıyla buluşmanın heyecanını, Havza’da lisenin genç futbolcusunu, gözlerinden hiç eksilmeyen o 18 yaş pırıltısını, nasıl solcu olduğunu, sabahın en erkeninde yazı başına oturduğu odasındaki kâğıt kalabalığını, çalışmanın hep ve hep gerekli olduğuna dair inancını… Günde bilmem kaç kere Tunalı civarında bitmek bilmez “ben bir hava alayım” yürüyüşlerini… Doğum gününü kutladığımızdaki mahcubiyetini…

Çocukları Berk ve Sevda ile, torunları Luna ve Sofía’dan bahsederken sevgiden tavan yapan kaygılarını, çocuklarının aşklarına çocuklarının büyümesine duyduğu hayretle bakarak, onların aşklarını nasıl sevgiyle bağrına bastığını anlatmak isterim.

En uzun ayrılığını yaşadığı çok sevdiği sigarayla ilişkisini koymak isterim buraya. İlk kalp krizinin ardından bırakışını, ama el hafızasında sigaranın kalan yerini anlatışını… Çay tiryakiliğine rağmen bizim ofiste ikiletmeden karşılıklı içtiğimiz kahveleri…

Ve sonra İHOP ofisinde, ardından İHO’nun kapısında söylediği türküleri

Zaman geçiyor, yaş alıyorum ve çok ölümleyim artık. Epeydir öğrendim, ölenle ölünmediğini ama ölenin hep artık yeni hayatımızda bize eşlik ettiğini.

Bu hafta hiç tanışmadığım Yetvart Tomasyan’ın cenazesi vardı, onun ardından yazılanları okurken Hüsnü Abi’yi kaybettik. Hrant Dink’i hatırladım, Tahir Elçi’yi. Aramızdan koparılan, en ufacık temaslarda bile Hüsnü Abi gibi derin izler bırakmayı bilen herkesi. Her biri hakkında konuşurken altı çizilen heyecanlarını, her şeye rağmen hayata sarılmalarını, insan olmanın hakkını verişlerini…

Diyeceksiniz ki bazılarını hastalıktan kaybettik; sanki o hastalıkların nedenleri sadece genetikmiş gibi. Bunu seninle konuşsaydım Hüsnü Abi, derdim ki “galiba hep incelikler yüzünden abi…”

Şimdi sen gittin; galibasız, hep incelikler yüzünden Hüsnü Abi, hep…

Birine içimden gelerek kelimenin öz anlamıyla delikanlı diyeceksem, o sendin; bizim mahallenin en güzel abisiydin.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.