İstanbul Beşiktaş Belediyesi’nde basın açıklaması gerçekleştiren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Pazartesi günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir yolsuzluk soruşturması kapsamında 38 kişi ile birlikte Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın da gözaltına alınmasına ilişkin konuştu.
İmamoğlu Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın gözaltına alındığı soruşturmaya konu şirketin AK Partili belediyeler başta olmak üzere pek çok kamu kurumundan ihale aldığına dikkat çekerek özellikle İstanbul’daki CHP’li belediyelerin hedef alınmasını ‘yargı tacizi’ olarak adlandırdı.
‘Bu kadar şehvetle bu operasyonları yaptıran nedir?’
Türkiye’de, özellikle son yıllarda, hakimlik ve savcılık atamalarında liyakat değil, “kör göze parmak” denilecek boyutta siyasal münazaraların geçerli olduğunu ifade eden İmamoğlu liyakatsizliğin bir “beka sorunu” olduğu tespitini paylaştı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz de İstanbul’da adil olmayan bir baş savcı ile karşı karşıyayız. Bu adaletsizliği aylardır yaşıyoruz. Gözaltı tedbiri hukuken tarafların ifadelerinin alınamadığı durumlarda başvurulacak bir tedbirdir. Ama nerede oldukları belli olan, çağırılsa gelecek olan kamu görevlileri ve Rıza kardeşim şafak operasyonuyla gözaltına alınmıştır. Bunu neden yapıyorsunuz? Bu hukuktan kaynaklanan bir zorunluluk değil.”
“Eğer hukuki zorunluluk yoksa sizi buna zorunlu bırakan, bu kadar şehvetle bu operasyonları yaptıran nedir?” diye soran İmamoğlu gözaltı prosedürünün hukuk dışı olduğunu vurguladı.
‘Başsavcı bir siyasi müsteşar’
İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın Adalet Bakan Yardımcısı olarak görev yaptığına ve o makama ‘atama ile’ geldiğine dikkat çekti:
“Bakan yardımcıları siyasi müsteşar görevi yapacaklar diyorlar kendileri. Bunu ben demiyorum, onlar diyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamaya göre İstanbul’da görev yapan ve bakan yardımcılığı yapan bu beyefendi bir siyasi müsteşar. Bu siyasi müsteşarlık görevini halen terk etmemiştir. 28 ay Adalet Bakan Yardımcısı olarak görev yapmış bir siyasi müsteşar şu an İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapıyor. Görev aldığı bu kentte kendisine içselleştirdiği ve bugün hükümet olan partiye karşı 3 kez kazanmış bir İstanbul Büyükşehir Başkanı ile görüşmemektedir. Böyle Cumhuriyet Başsavcılığı olmaz. Bir belediye başkanıyla görüşemeyecek kadar siyasi birisinden bahsediyorum. Bunu milletimizin takdirine bırakıyorum.”
‘Sizin gözünüz İstanbul’dan başka bir şey görmüyor mu?’
Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyım atanmasıyla hukuksuz gözaltıların başladığını söyleyen İmamoğlu Özer’i terörize etmeye dönük çabaların ucu AK Parti’ye dokunduğu için o kampanyanın sonra erdirilmek zorunda kaldığını ve başka operasyonların başlatıldığını belirtti ve şöyle devam etti:
“Bitmeyen bir yargı tacizi altındayız. Şimdi yeni operasyonlarla şehvetli heyecan peşinde bu arkadaşlar. Şimdi belediye başkanımız ve arkadaşlarımız gözaltında. Neden? Bir iş insanı varmış, aslında suç örgütü lideriymiş. Bu iş insanı aralarında İBB’nin de olduğu belediyelerden ihale almış. Ben de Pazartesi günü çok önemli şeyler söyledim. Dedim ki, bu firma TBMM’den, Yargıtay’dan, THY’den, pek çok AK Partili belediyeden de ihale almış. CHPli belediyelere yaptığınız işlemleri bu devlet kurumlarına da yapacak mısınız? Bana yapılmasını istemediğimi kimseye yapmasınlar, evlerini basıp gözaltına almasınlar. Ama işlem yapacak mısınız diye sordum. Ama hala çıt yok. Biz de aynı yasalara bağlıyız, onlar da. Ama sizin gözünüz İstanbul’dan başka bir yeri görmüyor mu?”
‘Sipariş usulü açılan ahmak davası neden uzatılıyor?’
“Bu ülkenin saygıdeğer hakimleri, savcıları ve kadim kurumları ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak sizlerin görevi. Bu bir babanın, vatandaş Ekrem’in bir feryadı olarak kabul edin. Herkes oturduğu kamu makamının hakkını vermek zorunda” diyen İmamoğlu ‘ahmak davasına’ herkesin güldüğünü söyledi, ‘bir türlü bitmek bilmedi’ dediği dava hakkında şunları söyledi:
“AK Parti İBB sözcüsü kendi sürdükleri hakim olduğunu ititaf etti. Bana 2 yıldan fazla ceza verilmesi için tehdit edildiğini kendisi söyledi. Hakimin sözleri çok önemli, bunu bir dinleyin dedik. Dinlemediler. Bakın, hepimiz yargılanabiliriz. Ama bunun bir usulü, adabı, kuralı var. Dinleyin dedik, dinlemediler. HSK’nın hakkında soruşturma açtığı bir hakimi, başında Demokles’in kılıcının sallandığı bir hakimi sürdükleri hakimin yerine gönder. 2015 yılına ait bir konu, Danıştay’ın hakkımda karar verip soruşturmaya gerek yoktur dediği bu dava İçişleri Bakanlığı talimatıyla açıldı. Ve bitmek bilmedi… En son 11 Nisan’a ertelendi. 2 ayrı bilirkişi heyeti hakkımda olumlu rapor verdiği halde neden bu dava bitirilmiyor? Neden uzatılıyor. İddianamesi hazır değil diyorlar, 11 Nisan’a erteliyorlar. Neden 11 Nisan? 11 Nisan’da ne olacak acaba? Bu takvimi tarihe not düşüyorum.”
İmamoğlu’ndan Erdoğan’a ‘hodri meydan’
“Buradan beni istemeyene, hayatı bana dar etmeye çalışana sesleniyorum” diyen İmamoğlu şöyle seslendi:
“Hedefiniz bana ulaşmaksa benim iş arkadaşlarıma ve ailelerine çile çektirmenize gerek yok. Madem hedefiniz benim, ara yollardan gitmeye gerek yok, işte siyasi yasak davam orada. Onayın! Hodri meydan! Mert olun.”
‘En yüksek seviyede alarm’
“Demokrasi bu haldeyken ekonomi düzelemez” diyen İmamoğlu artık ekonomik krizin “en yüksek seviyede alarm” verdiğini söyledi. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz” diyen İmamoğlu yurttaşlara birlikte mücadele çağrısını şu sözlerle yaptı:
“Böyle giderse Türkiye bir cazibe noktası olamaz. Sermayedarlar gelmez. Bu sorun artık CHP’nin meselesi olmaktan çıkmıştır. Kimse kafasını kuma gömmesin. Bu yarın sizin de başınıza gelecek. İş dünyasına sesleniyorum: Bu akıl, malınıza göz koyar. Sanatçılar, sporcular, esnaf, çiftçi ve tüm yurttaşlar için de geçerli. Ya hep beraber mücadele edeceğiz ya herkes sırasını bekleyecek. Tarih tekerrürden ibaret. Nazi din adamının dediği gibi ‘Sıra bana geldiğinde artık ses çıkaracak kimse kalmamıştı’… Hep beraber ayağa kalkma zamanı.”