20 Ocak 2025’te yemin ederek ABD’nin 47’nci Başkanı olarak ikinci dönemine başlayan Donald Trump, ilk 100 gününde hem iç hem de dış politikada tartışmalı ve dönüştürücü adımlarla dünya gündeminde yerini aldı. “Önce Amerika” sloganıyla hareket eden Trump, sınır güvenliği, ekonomi, göç politikaları ve uluslararası ilişkilerde radikal kararlar alarak hem destekçilerini memnun etti hem de muhaliflerinin tepkisini çekti.
ABD Başkanı Trump, ikinci başkanlık döneminin ilk 100 gününü Michigan eyaletinde yaptığı konuşmada değerlendirdi.
Trump, konuşmasının büyük bölümünde sınır güvenliğini sağlama yolunda attıkları adımları ve ekonomide yaptıklarını anlatarak, yaklaşık 3 ayda hem iç hem de dış politikada önemli işler yaptıklarını söyledi.
Trump, Demokratların parti olarak ciddi bir güven kaybı yaşadığını, buna mukabil kendi yönetimi bağlamında Cumhuriyetçilerin çok daha güçlü olduğunu savundu.
Trump, “100 gün içinde Washington’da neredeyse 100 yılın en köklü değişimini gerçekleştirdik.” değerlendirmesini yaptı.
Donald Trump, başkanlık seçimi kampanyası sürecinde, Beyaz Saray’a döner dönmez köklü bir değişim gerçekleştirme niyetinde olduğunu sürekli tekrarladı.
Trump, göreve başlamasından bu yana geçen üç ayda, kendinden öncekilerde az görülen bir şekilde başkanlık gücünü kullandı.
Başkanlık kararnamelerine atılan imzalar, sosyal medyadan büyük harflerle duyurulan politika değişimleri ile Trump fırtınası ABD’nin günlük yaşamanın her köşesine ulaştı.
Destekçilerine göre bu şoke edici hız, uzun zamandır beklenen reformları hayata geçiren bir başkanın gaza basarak vaatlerini yerine getirmesiydi.
Ancak Trump’ı eleştirenler, ülkeye onarılamaz zararlar verdiğini, yetkilerini aştığını savunurken, başkanlık makamını kalıcı olarak yeniden şekillendirdiği endişesini de dile getiriyor.
Sınır güvenliği ve göç politikaları
Trump, seçim kampanyasında en çok vurguladığı konulardan biri olan sınır güvenliğini ilk 100 günün odak noktası haline getirdi. Göreve başlar başlamaz Meksika sınırını “ulusal acil durum” bölgesi ilan ederek 88 bin kişinin sınır dışı edileceğini duyurdu. Mart 2025 itibarıyla yasa dışı sınır geçişleri dramatik şekilde düştü; resmi verilere göre, geçen yıl Mart ayında 140 bin olan geçiş sayısı bu yıl 7 binin biraz üzerine geriledi. Trump, konuşmalarında bu başarıyı “tüm zamanların en düşük yasa dışı sınır geçişi rekoru” olarak nitelendirerek, “Bu geçişler bizim dönemimizde yüzde 99,99 azaldı” dedi.
Ancak bu politikalar tartışmalara da yol açtı. Reuters’ın aktardığına göre, Trump yüz binlerce kişinin yasal göçmen statüsünü kaldırarak sınır dışı edilecek kişi sayısını tarihi seviyelere çıkarmayı hedefliyor. Özellikle Venezuela’dan gelen 200’den fazla kişinin savaş dönemi yetkileri kullanılarak El Salvador’a sınır dışı edilmesi, federal mahkemelerde tepkiyle karşılandı. Bir temyiz mahkemesi yargıcı, Beyaz Saray’ın bu tutumu karşısında “şoke olduğunu” belirtti. Ayrıca, Latin Amerika kökenli bazı çetelerin “yabancı terör örgütü” ilan edilmesi ve El Salvador’daki bir mega hapishaneye gönderilen göçmenlerin videosunun Trump’ın mitinglerinde gösterilmesi, insan hakları örgütlerinin tepkisini çekti.
Ek vergiler ve ticaret savaşları
Trump’ın ekonomik politikaları, özellikle gümrük vergileri, ilk 100 günün en dikkat çekici unsurlarından biri oldu. 2 Nisan 2025’te duyurduğu “Kurtuluş Günü” tarifeleriyle, Çin’e uygulanan gümrük vergisi oranı yüzde 145’e, bazı ürünlerde ise yüzde 245’e ulaştı. Kanada ve Meksika gibi büyük ticaret ortaklarına yönelik yüzde 25’lik tarifeler de getirildi, ancak bu ülkelerle yapılan ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA) çerçevesinde bazı muafiyetler tanındı. Trump, bu tarifeleri “Amerikan işçisini koruma” ve “dünya tarihindeki en büyük iş hırsızlığına son verme” hedefiyle savundu.
Ne var ki, bu politikalar küresel piyasalarda çalkantı yarattı. ABD borsası, özellikle S&P 500 endeksi, tarifelerin duyurulmasının ardından düşüş yaşadı ve tam toparlanamadı. ABD Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinde ekonomi yüzde 0,3 daralarak 2022’den bu yana ilk kez küçüldü. Ekonomistler, tarifelerin tüketici fiyatlarını artırarak enflasyon riskini körükleyebileceği ve resesyon tehlikesini güçlendirebileceği uyarısında bulundu. Trump ise Michigan’daki bir konuşmasında, yumurta fiyatlarının yüzde 87 düştüğünü iddia etti; ancak bu, hükümet verileriyle çelişiyor.
Trump’ın ekonomi politikalarında dikkat çeken bir diğer adım, Elon Musk liderliğinde kurulan “Hükümet Verimliliği Bakanlığı” oldu. Musk, federal bürokrasiyi azaltma hedefiyle pek çok programı iptal etti ve kitlesel işten çıkarmalar gerçekleştirdi. Ancak bu adımlar, hassas veri tabanlarına izinsiz erişim ve insani sonuçların göz ardı edilmesi gibi eleştirilere yol açtı.
Dış politikada yeni dengeler, gerilim ve belirsizlik
Trump’ın dış politikası, müttefikleri rahatsız eden ve rakipleri cesaretlendiren bir belirsizlik yarattı. Ukrayna-Rusya savaşında ABD’nin tutumunu neredeyse tersine çeviren Trump, Şubat 2025’te Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Oval Ofis’te sert bir tartışma yaşadı. Moskova ile ilişkileri yumuşatırken, Ukrayna’yı toprak kaybını kabul etmeye zorlayabileceği endişelerini artırdı. NATO’ya yönelik küçümseyici söylemleri ise Avrupa’da rahatsızlık yarattı. Almanya’nın yeni Başbakanı Friedrich Merz, “‘Önce Amerika’ eğer ‘Yalnız Amerika’ anlamına geliyorsa, bu Avrupa için çok zor olacak” dedi.
Trump’ın Grönland’ı ilhak etme, Panama Kanalı’nı geri alma ve Kanada’yı “ABD’nin 51. eyaleti” yapma gibi önerileri, hem müttefiklerde hem de küresel kamuoyunda şaşkınlık yarattı. Çin, Trump’ın ticaret politikalarından rahatsız olan Avrupa ülkeleriyle yakınlaşarak, ABD’nin bıraktığı insani yardım boşluğunu doldurmaya çalışıyor. Öte yandan, Trump’ın Türkiye ile ilişkileri pozitif bir seyir izledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile iki telefon görüşmesi yapan Trump, Türkiye’yi ve Erdoğan’ı övdü; ancak uzmanlar, bu sıcaklığın uzun vadede F-35 ve S-400 gibi konularda çözüme dönüşüp dönüşmeyeceği konusunda temkinli.
Yargı kurumları ve medya ile gerilim
Trump’ın ikinci döneminde yargı ile gerilim de dikkat çekti. Başkan Yardımcısı JD Vance’in “Yargıçların yürütmenin meşru gücünü kontrol etmesine izin verilmez” sözleri, güçler ayrılığı ilkesine meydan okudu ve uzmanlar arasında tepki topladı. New York Times’a göre, yargı, Trump’ın 100’den fazla başkanlık kararnamesini anayasaya aykırı bularak durdurdu. Trump, bu kararları veren yargıçları sık sık eleştirdi ve Beyaz Saray’ın mahkeme kararlarını uygulama konusunda yavaş davrandığı gözlendi.
Medya ile ilişkiler de 100 gün içinde gergin geçti. Associated Press muhabirleri, Oval Ofis’teki basın toplantılarına alınmadı ve Beyaz Saray Muhabirleri Derneği’nin etkisi zayıfladı. Nisan 2025’teki Beyaz Saray Muhabirleri Derneği yemeği, Trump ve ekibinin katılmaması nedeniyle sönük geçti.
Trump’ın hakaret davası açtığı ABC News kanalı, Trump’ın başkanlık vakfına 15 milyon dolar yardım yaptı.
CBS kanalı da Kamala Harris röportajıyla ilgili ayrı bir davayı çözmek için görüşmeler yapıyor.
Buna karşın Associated Press, Beyaz Saray’ın kapılarının ajansa kapatılması tehdidine rağmen, Trump’ın “Amerika Körfezi” değişikliği dayatmasına direndi.
Anketler 100 gün için ne diyor?
Gallup’un anketine göre, Trump’ın ilk 100 gündeki onay oranı yüzde 44 ile halkın yarısından az destek gördü. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bir başkan için en düşük seviye. Demokratlar, Trump’ın politikalarını “muazzam bir başarısızlık” olarak nitelendirirken, Cumhuriyetçi seçmenlerin çoğunluğu liderlerini desteklemeye devam ediyor.
Trump, Time dergisine verdiği röportajda ikinci dönemini “oldukça başarılı” bulduğunu ve küresel ekonomiyi “dev bir mağaza” gibi yönettiğini söyledi: “Fiyatları ben belirlerim.” Ancak Reuters, Trump’ın politikalarının dünya savaşları sonrası kurallara dayalı düzeni sarstığını ve müttefikleri yeni stratejilere zorladığını belirtiyor.