• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Cumartesi Anneleri 1012’inci haftada Abdurrahim Demir’i sordu

Cumartesi Anneleri 1012’inci haftada Abdurrahim Demir’i sordu

Gözaltında kaybedilen yakınları için adalet arayan Cumartesi Anneleri 1012’inci haftada Abdurrahim demir için adalet istedi.

Cumartesi Anneleri 1012’inci haftada Abdurrahim Demir’i sordu
Cumartesi Anneleri 1012’inci haftada Abdurrahim Demir’i sordu
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 17 Ağustos 2024 13:24
  • Güncellenme: 17 Ağustos 2024 13:25

Cumartesi Anneleri 1012’nci haftada, gözaltında kaybedilen Abdurrahim Demir için Galatasaray Meydanı’nda adalet istedi. Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ve faillerin yargılanmasını isteyen Cumartesi Anneleri, her hafta olduğu gibi Galatasaray Meydanı’na karanfil bıraktı ve ardından açıklamalarını okudu.

Cumartesi Anneleri  1012’nci kez geldikleri Galatasaray Meydanı’nda, 17 Ağustos 1995’te gözaltında kaybedilen  Abdurrahim Demir’in akıbetini sordu. Abdurrahim Demir için yapılan açıklamayı, Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe okudu.

Hakikatin inkar edilerek adaletin engellendiği, ailenin tehdit edildiği ve Abdurrahim Demir için yaptıkları tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığının belirtildiği açıklama şöyle:

1012.haftamızda da buluşma mekanımız Galatasaray Meydanı’nı ablukaya alan polis bariyerleri önündeyiz.1012 haftadır ısrarla söylüyoruz: Türkiye’de devletle bağlantılı suçlar konusunda adalet arayışının önündeki en büyük engel, hakikatinin inkar edilmesidir.

Tanıklara, Belge ve delillere rağmen, güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bedenleri ıssız yol kenarlarında, kimsesiz mezralarda veya asit kuyularında bulunan ya da hiç bulunamayan kayıplarımızla ilgili başvurularımız, kayıtlara “soyut iddialar” olarak geçirildi. Bu inkar siyasetinin yarattığı cezasızlık sonucu, gözaltında kaybetme emrini verenler,suçu icra edenler ve suça göz yuman yetkililer, yargılanmadılar; aksine korundular.

Kayıpların akıbetlerini açığa çıkaracak, fail ve sorumluları cezalandıracak adli süreçler işletilmedi, gerçeklerin ortaya çıkması engellendi. Devletin bu inkar inkar stratejisine karşı, 1012 haftadır gözaltında kaybedilen sevdiklerimizle ilgili gerçekleri anlatıyoruz. 1012. haftamızda, 29 yıldır gözaltına alındığı inkar edilen Abdurrahim Demir’in akıbetinin açıklanması ve adaletin sağlanması talebiyle buluştuk. Bugün, evladından bir haber alamadan aramızdan ayrılan Kesriye Demir ve  kardeşinden bir haber alamadan aramızdan ayrılan Mehmet Demir’in sesiyiz.

Askerliğini bitiren Abdurrahim Demir, Mardin Ömerli’deki evine döndü. Ailesinin tavsiyesi üzerine, genç bir kızla tanışmak amacıyla Adana’ya, akrabalarının yanına gidecekti. Abdurrahim, 17 Ağustos 1995 tarihinde Mardin Ömerli’den evlilik niyetiyle yola çıktı. Bindiği otobüs yaklaşık bir saat kadar yol aldıktan sonra, Mardin Kızıltepe Şavalet kontrol noktasında askerler tarafından durduruldu. Kimlik kontrolü yapan askerler, Abdurrahim’i gözaltına aldı. Olaya tanıklık edenler, Demir Ailesi’ne gözaltına alınan Abdurrahim’in, Şavalet Jandarma Karakolu’na götürüldüğünü söyledi. Karakola giden anne Kesriye Demir’e ise  “Biz böyle birini almadık” cevabı verildi. Bunun üzerine aile, Mardin Emniyeti’ne  başvurdu. Emniyette onlara, “Abdurrahim pasaport çıkartıp, Fransa’ya garson olarak gitti” denildi.  Ailesi, “Ne işi var Fransa’da Abdurrahim Adana’ya gidiyordu, evlenecekti” diye itiraz etti, ancak  “bu işin peşini bırakın” diye tehdit edildiler.

Yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Abdurrahim Demir’den bir daha haber alınamadı. Anne Kesriye Demir, 20 yıl boyunca yolunu beklediği  oğlunubulamadan, akıbetini öğrenemeden; ağabeyi  Mehmet Demir ise 23 yıl boyunca Galatasaray’dan sorduğu  “Kardeşime ne oldu?” sorusuna bir cevap alamadan aramızdan ayrıldılar. 1012. haftamızda, mücadele arkadaşlarımız Kesriye ve Mehmet Demir yerine adli makamlara sesleniyoruz: Abdurrahim Demir dosyasında 29 yıldır süren cezasızlığa son verin ve etkin bir soruşturma başlatın. Kaç yıl geçerse geçsin Abdurrahim Demir için, tüm kayıplarımız  için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, vazgeçmeyeceğiz.”