Asu Kaya, TBMM’de gazetecilerle biraraya geldi, sorunları yanıtladı. Okullardaki sorunlara dikkat çeken Kaya, “Hijyen problemi var. Okullar açıldığından beri gerek velilerden, okullardaki salgın haberleriyle velilerden aldığımız tepkiler, geri dönüşler, bilgiler bilhassa kız çocuklarında idrar yolu problemleri, salgın hastalıklar bunların hepsinin sebebi okulların kendi kaderiyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından kendi kaderiyle baş başa terk edilmiş olduğunu görüyoruz” dedi.
‘Kantinlerde veresiye defterlerinin olduğunu duyuyoruz’
“Artık okullarda veresiye defterlerinin olduğunu duyuyoruz” diyen Kaya, şunları ifade etti:
“MEB, tamamıyla kendi sorumluluk alanından çekilmiş vaziyette. Milli Eğitim çökmüş durumda. Çocuğunun temel beslenmesini sağlayamamış durumda. Biz en başından beri çocukların, yani nesillerimizin, geleceğimizin en azından bir öğün dengeli beslenmenin devlet tarafından, kamu tarafından, MEB tarafından sağlanmasının şart olduğunu söylüyoruz. Her şeyi vadettikleri gibi, bunu da vadettiler. Sonrasında dediler ki ‘Fiziksel imkanlarımız yeterli değil. Sadece ana sınıflarına vereceğiz.’ Sonra bir baktık, o da yok. Peki o zaman ne yapacaksınız? Çocuklar artık bir çikolatayı veresiye defterine yazdırır hale gelmiş.”
‘Siz, 3 liranın nesini destek diye açıklıyorsunuz?’
CHP’li Kaya, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının eğitim yardımı açıklandı. İlkokul çocuklarına üç lira, ortaokulda kız erkek öğrenci ayrımı yapmışlar; erkeklere günlük dört lira, kızlara da beş lira günlük destek veriyorlar. Bakanlığın bu desteğini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusunu şöyle yanıtladı:
“O üç liralık destekle çocuğumuz bir su, bir çikolata dahi alamıyor. Bunun nesini siz destek derseniz? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı önce kız çocuklarımızın hayatını korusun. Önce sokaktaki çocuklarımızın can güvenliğini korusun. Ondan sonra üç TL yardıma baksın. Bunu açıklamaya insan utanır.”
‘Bu iktidar çocuklardansa tarikatları tercih ediyor’
“Bütçe döneminde en yüksek bütçe MEB’e verilir. Sizce MEB’in okullarda bir öğün ücretsiz yemek verecek ve temizlik görevlisi istihdam edecek bütçesi mi yok” sorusu üzerine Kaya, şunları söyledi:
“İktidarın tek önceliği, alanda sıkça duyuyoruz bunu, ‘Diyanet’e ayırdığı bütçeyi neden MEB’e ayırmıyor’ diyorlar. Biz de soruyoruz: Neden Diyanet’e, tarikatlara, ÇEDES’lerle tarikatlara aktardıklarınızı neden MEB’e aktarmıyorsunuz? Çocuklarımıza bir öğün ücretsiz yemek vermek, neyinize çok geliyor sizin? Bu aslında bir tercihtir. Bu iktidar çocuklardansa tarikatları tercih ediyor. Tek önceliği kendi siyasal iktidarını sağlamlaştırmak. Başka hiçbir önceliği yok. Hiçbir şekilde çocuklarımızı, nesillerimizi düşünmek gibi bir gerçekliği yok. Buradan çağrıda bulunuyorum onlara: Türkiye’nin geleceğini düşünüyorsanız, gerçekten söylediğiniz gibi milli bekamızı düşünüyorsanız eğer bütçenin kahir ekseriyetinin -ki takibinde olacağız bunun- MEB’e ayırırsınız.”
‘AKP iktidarı, yoksulluğu tamamıyla kadının üstüne yüklemiş durumda’
“AKP iktidarı, yoksulluğu tamamıyla kadının üstüne yüklemiş durumda. Kadın her şeyi düşünmek zorunda. Okul aç giden çocuğunu düşünmek zorunda. Çünkü okula çocuğu gönderen, onun beslenme çantasını hazırlamak zorunda olan kadın ve çaresizliği yaşayan da kadın. İşte tüm bu çaresizliklerin neticesinde, İçişleri Bakanlığının açıkladığı bir rakam vardı. Kadın cinayetlerinin arkasında yatan yüzde 40’a varan bir oran açıkladı, ‘Sebebi geçimsizlik’ dedi. Okul beslenme çantasını düşününüz ki sadece bir dilim ekmek koyuyor, bazen bir dilim peynir koyabiliyor.”
‘Bir günde dört kadının öldürüldüğünü gördük’
Kaya, 8 yaşında Diyarbakır’da katledilen Narin Güran için ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kadın cinayetleri adeta bir katliama dönüştü. Bu iktidar bir kalemde hukuksuzca bir gecede, tek bir imzayla bu sözleşmeden ayrıldı. Halbuki TBMM’de tam mutabakatla, oy birliğiyle geçmişti bu sözleşme. O sözleşmenin imzalandığı yıl 101 kadın cinayeti vardı. Ama bugün sayamıyoruz bile o kaybettiğimiz canları. Hunharca, canice katledilen o kadınlar sayılardan da ibaret değil. Bunların hepsini düşündüğünüzde ve geldiğimiz bu noktada, kadınların canını koruyamayan bir iktidar, kadınlar her gün katledilirken bir değil, iki değil, üç değil, bir günde dört kadının canice katledildiğini biz gördük. Hatta birini, biz kadınlar omzumuzda taşıdık ve biz gömdük, toprağa verdik. Baktığınızda iktidarın sadece bakanlığının standart tweetlerini attığını görüyoruz. Hayır. Artık bu konu siyaset üstü bir konudur. Mutlaka üzerinde ortaklaşılması gereken bir konudur. Kadın cinayetleri, çocuk cinayetleri… Çocuklarımızı koruyamıyoruz.”
‘O minicik bedeni ancak 19 günün sonunda bulabildik’
“Biz nasıl oluyor da o minicik bedeni, 120 haneli bir köyde ancak 19 günün sonunda bulabildik? Nasıl oluyor da bir ayı geçti halen bu soruşturma magazinselleştirilmeye çalışılıyor? Bir şekliyle farklı medya sitelerine birtakım resmi evraklar sızdırılmak suretiyle veya birtakım programlarda magazinel bir şekilde tartıştırılmaya başlanarak bu konunun adeta gündemden silikleştirilerek düşürülmeye çalışıldığını görüyoruz. Ama bu küçük kızımız ve Sıla bebeğimiz özelinde, tüm çocuklarımız için mücadele etmemiz gerekiyor. Buna bir kadın gözüyle bakmamız gerekiyor. Sadece siyasi partilerin siyasi saikleriyle bakamayız artık.”
Partilere çağrı
“Ben buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve bir kadın olarak, bir kadın milletvekili olarak TBMM’deki tüm siyasi partilerin kadın kollarına, kadın çalışma gruplarına buradan bir çağrıda bulunuyorum: TBMM, 1 Ekim tarihiyle açılacak. İşte tüm bunları konuşmak, tartışmak, siyaset üstü nasıl çözüm bulabiliriz konuşmak adına Meclis çatısı altında bir araya gelmeye davet ediyorum sizlerin aracılığıyla. Umuyorum ki bu çağrıma kadın olma içgüdüsüyle, anne olma içgüdüsüyle tüm siyasi saiklerden arınarak hep birlikte olabileceğiz.” (ANKA)